Bugün hemen hemen unutulmuş olsa da, bir dönem cemiyet (!?) hayatında ve basının cemiyet ve dedikodu sayfalarında Benli Belkıs ya da Cahide Sonku kadar süksesi olan bir “Dört Motorlu Pamela” fırtınası esmiş Türkiye’de. Daha sonra bu revü kızından “Çift Motorlu Pamela” diye bahsetmişler de vardır, ama kendi dönemindeki lakabı “Dört Motorlu Pamela”dır. Bu lakâp dans ederken göğüs uçlarına ve kalçasına taktığı dört püskülü pervane gibi çevirebilme meziyetinden ötürü takılmış. Dansının ve bu alamet-i farikasını daha altta Aydın Boysan‘ın hatırat kitabından alıntılayarak yazacağım.
Bu “Dört Motorlu Pamela” lakabının menşeinin, dansının o dönem gazete ve dergilerde sıkça mevzubahis edilen, deniz aşırı seyahatlerde transatlantiklerin yerini almaya başlayan yeni icat dört motorlu ve dört pervaneli uçaklara mecazen benzetilmesi olduğu yazıyor. Bu “Dört Motorlu Pamela” ve dansı, ekѕeriyyā devrin Ankara’sına dair hatırat kitaplarında kendine hayli yer bulmuş. Ama klasik manada pek öyle ahım şahım güzel olmasa da devrin Türkiye’sinde büyük sükse yapmış revü kızı Pamela, güncel celebrity hatıratları hariç hatırat kitapları pek okunmadığı için unutulmuş gitmiş. Ancak arada oryantal dans tarihçesi üzerine yazanlar tarafından ekseriyet iki motoruna tenzilat yapılarak “Çift Motorlu Pamela” olarak yer buluyor. Ve bu yazılarda oryantal dansöz değil striptease dansçısı olmasına rağmen, kendine oryantal dansözler arasında yer buluyor. Boşverin, bu copy paste yerli oryantal dans tarihçesi yazıların çoğu, Pamela harici de pek çok maddi hata dolu.
Aslında Pamela’dan önce, Paris’teki Le Grand Carrousel ve Madame Arthur’s un revülerinin vedet kadın impersonatoru (yani saçından tırnağına kadın gibi şov yapan erkek, bugünün drag queenleri çağrışım yaptırabilir, ama onlar günümüz drag queenleri gibi parodik bir abartıyla değil, sahiden kadınmış gibi görünüyorlar) Zambella‘nın, kendi adına kurduğu 7 kişilik Zambella Revüsü‘yle neredeyse tüm Avrupa’yı dolaştıktan sonra Türkiye’ye gelen striptease dansçısı Colette Jerry burada çok büyük sükse yapmış -, hatta ismi “siyasi dansöz”e çıkmıştı.
İsmi Le Grand Carrousel’de dekor atla yaptığı bir gösteriden gelen Zambella, belki “erkek bedeninde mükemmel bir kadın” olarak nitelenen bu şovların süper starı Coccinelle değildir ama 1940’lardan beri bu showların demirbaş vedetlerinden, kadın impersonatorlar içinde en iyi dans edenlerinden, gösterisine tek biraz humour ilave edeni ve genellikle striptease’ine yüksek sosyete bir kadın giysisi ve makyajıyla başlayan bir dansçıydı. Zannederim senelerdir show’una aynı kulüplerde devam ettiğinden seyircide bir doygunluk oluştuğu ve biraz da yaş aldığı için daha kazançlı bir yol aramış. Ve kendi ismine bir revü grubu kurup Avrupa’yı dolaşmaya başlamış ve İzmir Fuarı Göl Gazinosu‘ndan gelen teklifi kabul edip revüsüyle Türkiye’ye gelmiş. Revü beşi kadın ikisi kadın impersonator’dan müteşekkil yedi kişilik küçük bir grup ama kostümler şaşaalı ve striptease show’lara alışık olmayan seyircinin gözlerini yuvalarından uğratmış. Büyük ilgi gören show iki aya kadar uzatılmış. Hatta devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar bile gelip seyretmiş.
Revü’nün yıldızı Zambella, kadın striptease dansçılar arasında en meşhuru Maria Lamour‘dur, ama Türkiye’de en büyük ilgiyi gören Colette Jerry olur. Çünkü sahne görüntüsüyle sarışın, sahne dışında kısa koyu renk saçlı güzel genç bir kadın olan Colette Jerry aralarındaki en cüretkarlarıdır. Striptease dansının finalinde çok kısa bir süre için olsa da göğüslerini tümden çıplak bırakması olay olur. Bu, o güne kadar Türkiye sahnelerinde hiç görülmemiş bir şeydir.
Revü grubu halinden memnundur başta, çok büyük alaka görmekte, çok iyi para kazanmaktadırlar. İzmir Fuarı Göl Gazinosu’ndaki programları devam ederken, yeniden uzatma teklifine rağmen çok daha yüksek ücret teklif eden Kordon Blö kulübüyle anlaşma yapıp, programları biter bitmez İstanbul’a giderler. İstanbul’da da yer yerinden oynar. Tercüman gazetesi muhabiri Zambella revüsünü, daha doğrusu Collete Jerry’i okuyucusuna şöyle anlatıyor: “Colette güzel vücudunu seyircilerine doyuncaya kadar gösteren dansın bir üstadıdır. Amerikalılar buna striptiz diyorlar. Salondaki hava iyice ısındıktan ve bu dansa ait müzik başladıktan sonra Colette nazlı bir eda ile evvela üzerinde bulunan kırmızı tülleri atıyor. Sonra entarisini çıkarıyor. Sonra sutyenini atıyor ve tabir-i caiz ise soyunuyor.” Devrin DP (Demokrat Parti) mebusu Şevket Mocan revü ekibine Boğaz’daki yalısında bir davet verir. Kordon Blö programları devam ederken Ankara Palas Oteli‘nden teklif alıp kabul ederler.
Ankara Palas Oteli pavyonunda (gece kulubü) sahneye çıkmaları o dönem için adeta bir devrimdir. Çünkü Ankara Palas Oteli, Cumhuriyet’in kuruluşundan beş sene sonra açıldığından beri adeta bir protokol oteli, adeta devletlu bir oteldir. Ankara Palas Oteli tek parti dönemi CHP’nin “Batılılaşma” ülküsünün vitrini gibidir. Balolar verilir, valsler yapılır, Ankara’ya gelen kalburüstü yabancılar orada ağırlanır… Ankara Palas’ta alaturka, avam bir şey mümkün değildir. Dediğim gibi orası Cumhuriyetin Batılılaşma ülküsünün vitrini, adeta resmi olmayan bir resmi müessesedir. Hoş, anlatacağım dönem artık valslerin yerini tangolar almıştır.
Ama DP zihniyeti CHP zihniyetinden hayli farklıdır. Bir tarafı daha muhafazakar, daha dindar, öbür tarafı ise daha liberal, iş iktisadi olunca daha az muhafazakardır. Menderes’in DP’si her mahalleden bir milyoner çıkaracak, Türkiye’yi “küçük Amerika” yapacaktır. Kapitalizm evrilmektedir ve Türkiye’nin adeta SSCB vari devletçi iktisadi yapısı da evrilmek zorundadır. Artık “müreffeh”liğin yolu değişmelidir…Neyse Colette Jerry ve Zambella revüsü, Ankara Palas Oteli pavyonunda programlarına başlamış, Ankara’yı da yıkıp geçmektedir. Cumhurbaşkanı Bayar ikinci kez seyreder revüyü, Başbakan Menderes de seyreder, hükümet erkânından hatırı sayılır bir seyircileri vardır. Bu yüzden Colette Jerry’nin ismi, özellikle muhalif basında “siyasi dansöz”e çıkmıştır. Zambella revüsü bir anlaşma yapıp tekrar İstanbul’a döndükleri gece, gazetelerde Ankara Palas Oteli’nin her gece tıklım tıklım dolan pavyonunda sadece 8 müşteri bulunduğu yazar. Colette yoksa, müşteri de yoktur.
Sine-Radyo dergisi “Şimdiye kadar memleketimize gelen hiçbir dansöz Colette kadar şöhret yapmamıştır, ismi etrafında bu derece gürültü koparmamıştır” diye yazıyor.
DP’ye muhalefet ettiği için epey hapis yatan, Ulus gazetesi siyasi mizah yazarı, dönemin ünlü gazetecilerinden Şinasi Nahit Berker, Colette’le , Ankara döneminde Akis dergisi için yaptığı röportajda, onun için “Devlet ricali karşısında cömertçe soyunan bir artist” tanımını kullanır.
Sağ cenâhın kıymetlilerinden romancı ve dahi polemikçi köşe yazarı Peyami Safa ise, DP’ye yakın olmasına rağmen Türkiye’de fırtına gibi esen Colette Jerry’e DP’liler gibi müspet yaklaşmaz. Colette Jerry’nin dans falan etmediğini, hiç bir sanatsal değeri olmadığını, düpedüz halkın önünde çırılçıplak soyunduğunu ve bunun Türkiye’de sahnelenmesinin ve alaka görmesinin bir “ahlâk çöküntüsü” olduğunu yazar. Hatta Türkiye’nin yeni yıldızına “Collete diye bir Fransız müzikhol aşiftesi” der. Ve Collete’nin Fransa’da, Almanya’da her sokakta rastlanacak güzel vücutlu alel alâde bir kız olduğunu belirttikten sonra Milliyet gazetesindeki yazısına bir ironiyle noktayı koyar: “Bu çıplaklığın, bolluğun ve ucuzluğun cinsi ahlak bakımından büyük bir bir faydası var. Kadın vücudu metafizik ve esrarlı mahiyetini kaybediyor. Doya doya bakıyorsunuz ve baka baka doyuyorsunuz.”
Yukarıda da bahsettiğim gibi Türkiye’de çok iyi para kazanan, bir programları bitmeden yeni bir program mukavelesi yapan, büyük alâka gören Zambella revüsü dansçıları başta durumdan çok memnundur. Colette Jerry bir röportajında Türkiye’nin Avrupa’dan çok daha demokrat olduğunu, Avrupa’nın aksine devlet adamlarının show’larını seyrettiğini, hatta Devlet Başkanı’nın da seyrettiğini söyleyip, Menderes ve Bayar’a isimlerini röportaj esnasında hatırlayamamış olsa da methiyeler düzer. Devlet erkânın kendileri için davetler vermesinin, Avrupa’da bile görülmemiş bir medeniyetin göstergesi olduğunu söyler. Bayar’ın iltifatlarına nail olmaktan ne kadar şeref duyduğunu ballandıra ballandıra anlatır. Türkiye’de revünün yıldızı mertebesine yükseltilmiş olmasından, adeta bir Hollywood yıldızı muamelesi görmekten ziyadesiyle hoşnuttur.
Holywood demişken, Yeşilçam da Colette Jerry’nin peşindedir. Burnundan kıl aldırmayan Benli Belkıs’ı bile, bir defalığına da olsa kamera karşısına çıkarmış, Zozo Dalmas‘tan, Annie Ball‘a, epey Yeşilçam filminde oynamış ve dans emiş Loiza Nor‘a, Türkiye’ye gelmiş, biraz isim yapmış, hele cazip ve soyunma konusunda cömert revü ve operet kızlarını Yeşilçam’a kazandırmak konusunda mahirdirler. Ama Colette Jerry’i baştan gişe yapacağı kesin olarak görülen bir Yeşilçam filminin baş rolünde oynatamazlar.
Zambella revüsü ekibi Türkiye’de kazandıkları parayı, Türkiye kanunlarına göre döviz olarak dışarı çıkamayacaklarını öğrenince deliye dönerler. Kazandıkları parayı Türkiye’de harcamak zorundadırlar. Bu yüzden ekipten bademcik, hatta apandist ameliyatını burada olanlar, dişlerini yaptıranlar bile çıkar. Ama çok iyi para kazanmışlardır, bu paranın büyük bölümünü döndüklerinde satıp paraya çevirebilecekleri alış verişte harcarlar. Bu alış verişin bir de gümrükte kendilerine problem çıkarmayacak metalarla sınırlı olması mecburiyeti vardır. O güne kadar Türkiye’ye ve Türklere methiyeler düzen Zambella açar ağzını, yumar gözünü, zehir zemberek açıklamalar yapar “Türkiye bu kanunları değiştirmezse, bundan sonra ancak kendi memleketlerinde iş bulamayan, boğaz tokluğuna çalışacak dansçılardan müteşekkil üçüncü, dördüncü sınıf revüler seyredebilecektir“.
Colette Jerry’li Zambella revüsü, bu yeni durumda hiç bir iş teklifini kabul etmez, ellerindeki türk parasını gümrükte problem yaratmayacak taşınabilir metalara çevirip apar topar Beyrut‘a giderler. O güne kadar Colette Jerry’i ve revüyü yere göğe sığdıramayan, neredeyse her gün haberlerini yapan necip Türk basını, adeta aldatılmış bir sevgilinin Alkibiades‘çe hırçınlığıyla Colette Jerry’e ve revüye saldırmaya başlar; “Colette aslında Fransız bile değil, Türkiye’den göçme bir Ermeni kızıdır”, “Nankör Fransızlar burada Türk misafirperverliğine ihanet etmiştir”, “Zaten kendi ülkesinde hükmü olmayan bu revü ancak Arap ülkelerinde kabul görür, Türk sanatkârlarıyla mukayese edilebilecek hiç bir meziyetleri yoktur”… U dönüşünden de öte bir keskin virajla, bu kez Zambella revüsü ve Collete Jerry karalanmaya başlamıştır.
Türk basınında Lübnan‘a gider gitmez Collete Jerry’nin öldüğü haberleri çıkar. Sonra anlaşılır ki o Collete başka bir Collete’dir. Epey sonra bu kez Collete Jerry’nin Paris’te bir otel odasında eroinden öldüğü, başka gazetelerde ihtihar ettiği, bazında da cinayete kurban gittiği yazılır. Artık doğrudur, yanlıştır bilmiyorum. Beynelmilel basını Google Teyze’de tarayayıp check out edeyim dedim, Collete Jerry hakkında hiç bir şey yok. Google Teyze’de sadece Türkçe bir kaç şey var, adeta Collete Jerry sadece Türkiye’de var olmuş.
Mehmet Atak’ın Sinematik Yeşilçam Facebook grubundaki 22 Aralık 2021 tarihli iletisinden
Yayına hazırlayan : Sabahattin Bilgiç – Şubat 2022