Tarık Akan’ın ”Hababam” Israrı

Tarık Akan Hababam Sınıfı

Tarık Akan’ın ”Hababam” Israrı

Sınıf… Rıfat Ilgaz’ın 1944’te yayınlanan ilk kitabı. Öğrencilerini ve çarpık eğitim sistemini anlattığı bu kitap, 25 gün sonra toplatıldı. Bu kitaptan dolayı Rıfat Ilgaz, 6 ay hapis yattı.

1946 yılı… Sabahattin Ali (39 yaşında), Rıfat Ilgaz (35 yaşında), Aziz Nesin (31 yaşında). Üç yazar bir araya geldi, haftalık Marko Paşa adlı mizah gazetesini çıkardılar. 77 sayı dayandılar. Biri girdi hapishaneye, biri çıktı, gazete ayakta kaldı. Marko Paşa kapatıldı, adı Malum Paşa oldu, kapatıldı Merhum Paşa oldu, o da kapatıldı adı 7,8 Paşa oldu, kapatıldı Hür Marko Paşa oldu… Daha sonra Dolmuş ismiyle çıktılar ortaya. Dolmuş’taki Stepne ise Rıfat Ilgaz’dı.

Edebiyatımızın büyük ustası Rıfat Ilgaz’ın “Stepne” imzasıyla yazdığı “Hababam Sınıfı” , ilk kez İlhan Selçuk‘un Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü olduğu Dolmuş Mizah Dergisi’nde 25 Temmuz 1956 yılında yayınlandı. İlhan Selçuk, “Bu yazı dizisinin adı ne olsun?” diye sordu. Rıfat Ilgaz “Haytalar Sınıfı”… yada “Hababam Sınıfı” dedi… İlhan Selçuk, “Hababam Sınıfı gayet güzel” dedi ve o gün Hababam Sınıfı efsanesi başladı. Çizimleri ise Turhan Selçuk tarafından yapıldı.

Rıfat Ilgaz, Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi‘ndeki sınıfında hocalarına ve arkadaşlarına taktıkları lakapların bazılarını değiştirerek Hababam Sınıfı’nı oluşturdu. Buna göre, ‘Hababam Sınıfı’ndaki “Güdük Necmi” Rıfat Ilgaz’ın kendisiydi. “İnek Şaban” ise Safranbolulu Öküz Ahmet’ti. İnek Şaban karakterine ilham olan Ahmet Demiralp, yıllar önce Tv’de 7 Gün Dergisi’ne şu röportajı vermişti; “Bu lakap bana okuldaki çalışkanlığım ve saflığım yüzünden verilmişti. Öğretmenler gittikten sonra yatakhanede birbirimize şakalar yapardık. Hepimizin kilitli özel bir dolabı vardı. Köyden gönderilen yiyecekleri bu dolaba gizlerdik ama arkadaşlar bazen dolabımı gizlice açar, özellikle yaş üzüm geldiğinde yürütürlerdi. Bazıları da gece herkes uyurken üşenmez mutfağa iner, bir bezle tencere diplerindeki karaları sıyırıp yatakhanedekilerin yüzlerini boyardı.”

”Kel Mahmut” ise Kastamonulu Öğretmen Nihat Dicle‘dir. Mahmut Hoca, yani Nihat Dicle, yıllar sonra Hababam Sınıfı’nı izledikten sonra Rıfat Ilgaz’a bir mektup yazdı ve duygularını şöyle ifade etti; “Bana verdiğiniz Kel Mahmut rolünden dolayı size minnettarlığımı, takdirlerimi, gurur ve iftihar duygularımı iletmektir amacım. Ne yapacağımı bilemiyorum. Yalnız televizyon gibi bir yayın aracında, eserinizi tüm memleket bireylerinin iftiharla seyretmesi kafidir. Sağolunuz, var olunuz.”

Hababam Sınıfı’ karakterlerinden ‘Tulum Hayri‘ye ise her öğün iki porsiyon yemek verilirdi. Bunların dışında Rıfat Ilgaz’ın Kabataş Lisesi’nde yatılı okuyan oğlu Aydın Ilgaz’da babasına okuldaki tiplerle ilgili malzeme veriyordu. Damat Ferit ise eserde yoktu.

Hababam Sınıfı

Hababam Sınıfı, büyük ilgi görmeye başlamıştı. Bu ilgi üzerine Rıfat Ilgaz, bir dizi halinde derleyip kitap çıkarmaya karar verdi. Daha önceden yazılarından dolayı hapse atılan Rıfat Ilgaz, yeniden hapse girmemek için yine takma ismi olan Stepne ismiyle Hababam Sınıfı’nı çıkardı. 5 bin adet basılan bu kitap, kısa süre içinde satıldı.

Yıl; 1963… Hababam Sınıfı yazı dizisini ilgiyle takip eden, kitabı okuyan, henüz 20 yaşında olan tiyatrocu bir genç vardı. Bu genç adam, sonraki yıllarda Türk Tiyatrosu ve sinemasının önemli oyuncularından biri olacaktı. Zeki Alasya… Alasya, Hababam Sınıfı’nı arkadaşlarıyla birlikte tiyatrolarında sahnelemek için Rıfat Ilgaz’a mektup yazdı. Ilgaz ise cevap yazarak izin verdi. Rıfat Ilgaz’ın Zeki Alasya’ya yazdığı mektup şöyleydi;

Rıfat Ilgaz: “17/6/1963 İzmir… Değerli genç Zeki Alasya. Önce bu yürekli girişiminizden dolayı sizleri kutluyorum. Arkadaşlarınızla birlikte böyle bir girişimde bulunmanız beni ziyadesiyle memnun etti. Yıllardan beri tiyatro ve sinemadan pek çok yakın dostuma sizin önerdiğiniz projeyi anlatmaya çalıştım ama kabul görmedi. Hababam sınıfını oyunlaştırıp sahneye koymak isteğinizin benim için hiç bir mahsuru yok. Size her türlü desteği vermeye hazırım. Hiç durmayın başlayın. Arkadaşların Mete ve Ümit’e de selam ve sevgilerimi ilet. Başarılar dilerim. Rıfat Ilgaz…”

Bu yazışmalardan sonra eseri oyunlaştıran Zeki Alasya, Ulvi Uraz Tiyatrosu‘nda arkadaşlarıyla birlikte oyunu sahneledi ve oyun beğeni topladı. Oyunun beğeni toplamasının ardından Hababam Sınıfı, sinemacıların da dikkatini çekti. Atıf Yılmaz ve Orhan Günşiray, sahibi oldukları Yerli Film hesabı adına filmin çekim hakkını satın aldılar. Atıf Yılmaz’ın yöneteceği filmde Sadri Alışık başrolde oynayacaktı. Fakat sansür engeline takıldılar. “Türk eğitim sisteminin taşlamasını yaparak kötü göstermesi” sebep gösterilip, öğretmene “kel” denmesi kabul edilmediği için sansür kurulundan onay çıkmadı. Senaryoda, öğretmenlere hakaret olduğu algısı hakimdi. Memduh Ün tarafından da filme çekilmek istense de sansür kurulundan aynı sebeplerle onay çıkmadı. Daha sonra Melek Film’den Şahan Haki, Tanju Gürsu, Alp Zeki Heper gibi isimler de film için başvurdular fakat Sansür Kurulu’nun inadını kıramıyorlardı. Kurula göre film, eğitim sistemini eleştiriyor, Kel Mahmut ise öğrenci düşmanı olarak gösteriliyordu. 1968 yılında ise Hulki Saner şansını denedi. Romanın haklarını satın aldıktan sonra bu kez Rıfat Ilgaz’la bir senaryo yazdı fakat sonuç yine değişmedi. Yapımcılar, artık filmden umutlarını kesmişti.

1973 yılına gelindiğinde ise Yeşilçam’da Tarık Akan rüzgarı esiyordu. Tarık Akan, Arzu Film’in gözbebeği, Ertem Eğilmez’in oğlu gibiydi. Onu oğlu gibi sevdiği için de filmlerde Ferdi ya da Ferit ismiyle oynatıyordu. Tarık Akan ise oynadığı çapkın, zengin çocuğu, romantik aşk filmlerinden sıkılmış, farklı roller arıyordu. Hababam Sınıfı’nı dergide uzun süre takip etmiş, daha sonra kitabını almıştı. Ertem Eğilmez’e filme çekilirse çok güzel bir film olacağını söyleyip duruyordu. Eğilmez’in cevabı ise hep aynıydı “Tarık’cığım Sansür Kurulu onay vermiyor, daha önce birkaç kez gidildi, reddedildi.” Tarık Akan ise inatçıydı, vazgeçmiyordu “Abi sen Ertem Eğilmez’sin, bunu sansürden geçirirsin”. Günler geçiyor, Tarık Akan ısrarla, sürekli gündeme getiriyordu. Sette, ofiste, çekimde… “Ertem abi Hababam Sınıfı’nın filmi çok güzel olur, bir deneyelim. Sen bunu sansürden geçirirsin.” Ertem Eğilmez, oğlu gibi sevdiği Tarık Akan’ın ısrarları sonrası onu kıramadı. “Peki, bir deneyelim” dedi. Eğilmez, bir sinema dehasıydı. Öncelikle bu filmin sansürden neden geçmediğini detaylıca araştırdı. “Filmin sansür kurulundan geçmesi için bir mesajı, derdi olmalı” dedi. Sonra cin gibi bir fikirle sansür kuruluna filmin geçmesi için ayrı senaryo yazdırdı. Bu senaryoda “Kel Mahmut” değil de “Mahmut Hoca” olarak yazıldı. Mahmut Hoca, öğrenci düşmanı değil, kendini eğitime adamış, yardımsever bir öğretmen olarak gösterildi. Ve zoru başararak filmi Sansür Kurulu’ndan geçirmeyi başardı. Sansür Kurulu’nun karar evrakını da aldıktan sonra ev-ofis olarak kullandığı Taksim Gümüşsuyu’ndaki bürosuna geldi ve Tarık Akan’a müjdeyi verdi. “Tarık’cığım gözün aydın, Hababam Sınıfı’nı çekiyoruz.”

Tarık Akan Hababm Sınıfı 2

Tarık Akan çok sevinmişti. Ertem ustasına sarıldı ve filmin hazırlıkları başladı. Eğilmez, Arzu Film’deki yol arkadaşları ve senaryo ekibiyle toplantı yaptı. Odada Tarık Akan, Münir Özkul, Adile Naşit, Halit Akçatepe, Sadık Şendil, Yavuz Turgul, Umur Bugay vardı. Eğilmez, çantasından 1964 baskısı olan Hababam Sınıfı romanını çıkardı. Odadaki herkesin düşüncesini sordu. 1975 ocak ayında ise Sadık Şendil ve Umur Bugay, filmin son şeklini vererek senaryoyu yazdılar. Senaryoda kitapta olmayan tek kişi Tarık Akan’dı. Çünkü kitapta Damat Ferit karakteri yoktu. Aslında bu karakter, Tarık Akan’ın ta kendisiydi.

Tarık Akan, o yıllarda gazeteye verdiği röportajda lisedeki yıllarını şöyle anlatmıştı;

Tarık Akan; “Bakırköy Lisesi’ndeyken okuldan kaçıp sinemaya, kahveye yada maça giderdik. Daha sonra sigara tiryakiliğim yüzünden okuldan atıldım. Daha sonra İstiklal Lisesi’ne kaydolup orada liseyi bitirdim.” Tarık Akan (Hürriyet Kelebek röportajı, 1974)

Bakırköy’ün bıçkın delikanlısı olarak Lise 1’e Bakırköy Lisesi‘nde başlayan Tarık Akan, okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Daha sonra İstiklal Lisesi‘ne devam etti ve oradan mezun oldu. Filmde Damat Ferit karakteri onun lise yıllarından bir bölümdü aslında. Bir yıl sonra çekilen devam filmi olan “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” ile seriye veda etti. Ve tadında bıraktı. Daha sonra sosyal içerikli, insanı anlatan, hüznü anlatan, ülkedeki sorunları anlatan filmlerle devam etti. Tarık Akan, Hababam Sınıfı ile ilgili düşüncelerini de şöyle anlatmıştı;

Tarık Akan: “Hababam Sınıfı”, yalnızca bir komedi değildir. İçinde dünya kadar mesaj vardır. Toplumun yapısını yansıtan, çok detaylı bir yapımdır. Sunumunu komedi olarak yapsa da toplumun bütün dinamiklerini yansıtır.”

Hababam Sınıfı’nı tiyatroya uyarlayan ve sahneleyen Zeki Alasya ve Metin Akpınar ise filmin çekileceği zaman Arzu Film kadrosunda olmalarına rağmen, o dönemde Melek Film’den gelen astronomik teklifi değerlendirdiler ve Arzu Film’den ayrıldılar. Hababam Sınıfı hazırlıkları devam ederken Zeki-Metin “Mirasyediler” filmi ile kamera karşısına geçmişti. Bu film onların da ilk kez başrolde birlikte oldukları film oldu. Zeki Alasya, filmde oynayamama sebebini yıllar sonra şöyle anlatmıştı “Çok iyi bir tırmanışa geçmiştik ve iyi de para veriyorlardı. 15 bin lira aldığımız dönemde bize 50 bin lira teklif ettiler. Ondan sonra bir sürü Ertem Eğilmez filminde olamadık.”

Zeki Alasya ve Metin Akpınar, Arzu Film’de kalmış olsalardı, Hababam Sınıfı’nda rolleri bile belliydi. Zeki Alasya, Tatlı Dillim filminde başarıyla oynadığı, herkesi güldüren antrenör rolüyle beden eğitimi hocasını oynayacak, Metin Akpınar ise Külyutmaz rolünü canlandıracaktı. Hababam Sınıfı’nın başarısından sonra ikisi de pişmanlıklarını ve keşkelerini dile getirmiş, fakat iş işten geçmişti.

Ve filmin hazırlıkları bitmişti. 1 Nisan 1975’te motor dendi ve Validebağ’daki Adile Sultan Kasrı’nda Hababam Sınıfı’nın çekimlerine başlandı. Bugün 16 Nisan 2022… 47. Yılında Hababam Sınıfı emekçilerini sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. Hababam, güm güm güm!!

Tarık Akan Hababam Sınıfı

Tarık Akan’ın Hababam IsrarıSinematik Yeşilçam için Hazırlayan: Murat Hattatoğlu – Nisan 2022

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir