Kartal Tibet (1939-2021) ve Fatma Girik’in (1942-2022) ardından Yeşilçam efsanelerinden Cüneyt Arkın’ın da (1937-2022) ölümüyle, Yeşilçam’ın Altın Çağı’ndan kalan yıldızlar iyice azaldı. ’60 öncesi başlayanlardan bildiğim kadarıyla sadece Nevin Aypar (1929), Ahmet Mekin (1932), Neş’e Yulaç (1934), İzzet Günay (1934), Göksel Arsoy (1936), Tijen Par (1936), Suzan Avcı (1937), Nilüfer Aydan (1940), Cavidan Dora (1941), Sevda Ferdağ (1942) ve Zeynep Değirmencioğlu (1954) kaldı. ’60’dan, Yıldız Sistemi’nden sonra başlayan, Yeşilçam’ın Altın Çağı’nın yıldızları da iyice azaldı: Lale Belkıs (1938), Ediz Hun (1940), Murat Soydan (1940), Engin Çağlar (1940), Tamer Yiğit (1942), Tunç Okan (1942), Selda Alkor (1942), Filiz Akın (1943), Sema Özcan (1943), Semra Sar (1943), Gülgün Ok (1943), Nebahat Çehre (1944), Demir Karahan (1944), Türkan Şoray (1945), Serdar Gökhan (1946), Esen Püsküllü (1946), Figen Say (1946), Hülya Koçyiğit (1947), Kadir İnanır (1949), Zeynep Aksu (1949), Sezer Güvenirgil (1949), Selma Güneri (1951), Hülya Darcan (1951), Fatma Karanfil (1952)…
Aşağıda beraber çalıştığı bazı Yeşilçam aktörlerinin ve bazı sinema yazarlarının, Arkın’ın ardından ettiği sözler var. Ama ben asıl, senelerce Yeşilçam’da, yüzlerce aksiyon filminde değişen kadrolar dahlinde Arkın’la çalışan, “Cüneyt Arkın’ın Adamları” denilen, nam-ı diğer Üçüncü Adamlar’ın, yani “kavgacıların (stundmen)” hayatta kalanlarının Arkın için anlatacaklarını merak ediyorum. Belki onları da Erhan Tuncer toparlayıp, bizimle paylaşır.
Türkan Şoray :
“Canım Cüneyt. Bundan sonra, yokluğunu bilmek, düşünmek, öyle acı ki… Seni sonsuza kadar kalbimde yaşatacağım. Sinema ve tüm sinemaseverlerde, yerin dolmayacak.”
Filiz Akın :
“Sanki içime doğmuş da acı haberi duymak istemiyormuşum gibi televizyonu açmamıştım bu sabah. Hala haberin yarattığı şok etkisiyle konuşamıyorum Telefonlarım çalıyor durmadan… Öyle üzgünüm ki !.. Hani klasik bir tanımlama vardır ‘O bizim Malkoçoğlu’muz , Dünyayı kurtaran cengaverimizdi falan filan… En kısa haliyle o bizim Cüneyt Arkınımız’dı. Biraz kendime gelince devam ederim… Cüneyt’in ilk oynadığı film Gurbet Kuşları‘nda kamera karşısına beraber geçtik, o günden bu günlere geldik. Ben 21’dim; o, 26 falan… O kadar çok yılımız beraber geçti ki ilkler unutulmuyor. Cüneyt, çok iyi dosttur. Yirmiden fazla filmde beraber oynadık, birçok şey paylaştık. Gelmiş geçmiş aktörlerin en yakışıklısı. Aynı zamanda işini çok ciddiye alan, yıllarını sanata adayan bir doktor. Çok cesaretlidir, dublör kullanmazdı. Sinemada uzun bir dönemin en büyük yıldızlarından oldu. Fatma Girik’in ölümünde ‘bekle beni Fatma geliyorum’ diye ağlamıştı. Onu kaybedeli de beş ay oldu. Onu çok ama çok özlüyorum. Eminim tüm sevenleri de benim gibi özlüyor… Ah benim dobra arkadaşım. Ben artık kime ‘menekşe gözlüm’ diyeceğim.. Ruhu şad olsun Fato’muzun.. Türkiye’nin en değerli aktörlerinden Cüneyt Arkın’ımız da vefat etti. Mekanın cennet olsun büyük usta.”
Hülya Koçyiğit :
“Sinemanın bana kattığı değerlerden sevgili arkadaşım Cüneyt Arkın’ın vefat haberi ile derin üzüntü içindeyim. Türk sineması bir ustasını, bir çınarını daha kaybetti bugün. Sinemamıza büyük izler bırakan canım arkadaşım benim, filmlerinle yaşayacaksın kalplerimizde. Sevgili ailesinin başta olmak üzere hepimizin başı sağ olsun.”
Gülşen Bubikoğlu :
“Bu sabah aldığım acı haberle göğsüme bir yumruk oturdu. Cüneyt Arkın’ı kaybetmişiz! Sinemanın en güçlü aktörü, sağlığını bedel olarak ödediği, benim en yakışıklı partnerim. Hiçbir şeye odaklanamadan oturduğum yerde kalakaldım. Ne kadar üzgünüm, anlatamam. Canım Betül ve güzel aileye başsağlığı ve sabır diliyorum. Zor kabullenilecek bir kayıp. Huzur içinde uyusun canım dostum.”
Banu Alkan :
“Dünyanın en iyi kalpli adamı. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu, Hollywood’da olsaydı, herhalde kimse onunla yarışamazdı. Benim dünyada en beğendiğim aktör. Fizik olarak, ruh olarak kalp olarak bunu her yerde de söylemişimdir. Çok önemli bir kayıp. Nasıl neden? Böyle bir kayıp dünyada önemli, yalnız Türkiye’de önemli değil. Uykudan uyandım çünkü tek ağlayacağım adam. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir kibarlık olamaz.”
Bahar Öztan :
“İnsan kabullenemiyor, sözün bittiği yerdeyiz. Sevdiklerimiz tek tek gidiyor. Fatma ablanın acısını atlatamamışken Cüneyt Arkın’ın ölümüyle sarsıldık. Birlikte birçok filmde rol aldık. Müthiş bir insandı. Türk sineması ve Yeşilçam’a adanmış bir ömür. Çok vefalı ve insancıl, eğitici öğreticiydi. Yani o kadar üzgünüm ki anlatamam. Hepimizin gideceği yer orası ancak insan çok sevince kabullenemiyor. Türkiye’nin başı sağolsun”.
Ediz Hun :
“Sevgili Cüneyt’i kaybettik, acımız büyüktür. O Türk sinemasının parlayan yıldızıydı. Onun ismi, sinema tarihimizin yapraklarına altın harflerle yazılacaktır. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyorum.”
Göksel Arsoy :
“Cüneyt Arkın’ın vefatı 7’den 70’e herkesi üzdü, sinemada yaptıklarıyla herkesin takdirini, sevgisini, saygısını kazanmış bir insandı. Sinemada hareketli bir oyuncu olarak boy gösterdi, bu hal onu zaman zaman büyük sakatlıklara götürdü. Yaş ilerleyince bunların tesirlerini gördü. Çok önemli ve değişik filmler yaptı. Huzur içinde yatsın. Türk sinemasına ve Yeşilçam’a çok büyük hizmetleri olan farklı bir sanatçıydı. Bir keresinde beraber bir filmde rol alacaktık ama son anda onu başka bir film şirketi kendi yapacağı işe razı etti. Oraya geçince bizim yapacağımız proje de gerçekleşmedi. Çok kıymetli bir insan gitti.”
Tamer Yiğit :
“Çok üzgünüm. Az önce Betül Hanım ile görüştük, o da çok üzgün. Ne yapacağını bilemiyor, çocuklarını bekliyor. Ben de onun yanına gideceğim şimdi. Sırayla gidiyoruz. En son birlikte dizide oynamıştık. Başımız sağolsun ne diyeyim diyecek bir şey bulamıyorum.”
Engin Çağlar :
“Cüneyt benim can dostum, arkadaşım, meslektaşım… Sinemada benden daha eski. Hepimizin kalbinde bir yeri var. Ben de onun filmlerini seyrettim. Erkek oyuncular olarak hiç yan yana gelmedik. Bir erkek, bir kadın başrol oyuncusu vardır Türk sinemasında. O yüzden bir hatıram yok ama birbirimizi takip ederdik. Atlı, kavgalı, düşmeli sahneler bünyemizi yıprattı gibi geliyor bana. Aynı dönemin oyuncuyuz. Benden 3 yaş büyüktü. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Yutkunurken zorlanıyorum. Filmde karşılaşmadım ama dışarda çok görüştüğümüz günler oldu. Arkadaşlarımın dünyadan gitmesi, benim arkalarından konuşmam pek etik gelmiyor. Kalbimizde yaşayacak. Bir ödül töreni vardı 2 yıl önce. Orada beraberdik. Cüneyt’in sağlı sorunları vardı. hırpalanmış bir vücut. Yürümeyle ilgili bir sıkıntısı vardı ama kafası, düşünceleri pırıl pırıldı. Sabah açtım televizyonu bas bas bağırıyor televizyonlar. Şok oldum. Aynı insanlarla oynamışsınız, aynı ortamlarda çalışmışız, aynı şartları yaşamışız… Bir bakıyorsunuz ki hayatını kaybetmiş Cüneyt Arkın. Bütün gün aklım beynim gitti benim. Hepimizin başı sağ olsun. Nur içinde yatsın, çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdı. Seyircinin gözünde her zaman Cüneyt Arkın en üst seviyede olacaktır.”
Murat Soydan :
“Başımız sağ olsun, mekanın cennet olsun.”
Serdar Gökhan :
“Çok ince ve yufka yürekli bir insandı. Her şey dilindeydi. Karşılıklı rol yaptığımız zaman daha iyi rol yapma derdindeydik. Yolda öğrendim. Dilim damağım kurudu. Hiç beklemediğim bir haber. Çok üzgünüm. Sinemaya aksiyonu getiren o güzel adam maalesef şimdi aramızdan ayrıldı. Aynı tarz filmlerde çalışıyorduk. Aramızda tatlı bir rekabet vardı. Kendisi benden 10 yaş büyüktü. Birlikte işler de yaptık. Kalanlara sahip çıkmak lazım. Bunca yaşanmışlıktan sonra unutulmuşluk hissi sanatçılarımızı çok üzüyor. Çok güzel huylu, duygulu bir arkadaşımızdı. Allah rahmet eylesin, başımız sağ olsun. Söyleyecek başka kelime bulamıyorum, bir efsaneydi. Kalanlara sahip çıkmak lazım, sanatçıların tek bekledikleri şey ilgi alaka. İlgi görmedikleri zaman hemen çöküyorlar. O yüzden umarım bundan sonra kalanlara sahip çıkarız. Allah Cüneyt’e gani gani rahmet eylesin.”
İlyas Salman :
“Cüneyt Arkın’la ‘Baskın’ filminde birlikte rol almıştık. Film, bir mafya hikayesiydi, Cüneyt yeraltı dünyasında aykırı bir karakteri canlandırıyordu, ben de ona haber getirip götüren bir karakteri.. O günlerimiz hep politik konuşmalarla geçiyordu. Cüneyt’in dünya görüşü olarak bana çok uzak değildi. Sol tandanslı bir insandı. Sömürünün olmadığı ve daha barışık bir dünya istiyordu. Sanatçılıkta sağ tandanslı olmak zaten biraz hayatın akışına ters. Muhalif bir sanatçıydı. Her gün Türkiye’yi kurtarırdık sette. Efendiyle efendi; köleyle köle olmadı. Şah damarını kessek Mustafa Kemal akardı.”
Müjdat Gezen :
“Hiç tiyatroda oynamamıştı. Hastalanınca morali bozulmuştu. ‘Ben seni sahneye çıkaracağım’ dedim. 62 senelik sahne hayatımda hiç bu kadar çok alkış alan birine rastlamadım. İnsanlar onu sevdi. üç oyunda birden beraber oynadık. Çok güzel günlerimiz oldu. Türk sinemasının da Türk halkının da başı sağ olsun. Allah geride kalanlara ömürler versin.. Ben oyunda ona Cüneyt Arkın rolünü verdim. Buna gazinocular teklif yapıyor şarkı söylesin diye ama o ‘Ben sinemacıyım bu işlerden hiç anlamam, beceremem’ diyor. Çanta dolusu milyonlarca lirayı reddediyor. Kendisi gibi yani. Bir gün Cüneyt ağabeye ‘Kusura bakma gelecek oyunda yoksun, benden çok alkış alıyorsun’ dedim. Sarıldık birbirimize bir daha da hiç ayrılmadık sonra. Cümlemizin başı sağ olsun.”
Ayla Algan :
“Cüneyt kendi tekniğini geliştirmiş, Yeşilçam’ın zorluklarına göğüs germişti. Ata binme hocasını bulur, at binmeyi öğrenirdi. Bütün parasını eğitime verdi. Ustayı bulur dövüş dersi alırdı. Ağır işçi gibi çalışıyordu, çok seviyordu sinemayı, çok seviyordu çok… İnsan davranışlarına, yaşam biçimlerine sanırım hekimlik tecrübesinden de kaynaklı farklı bakabiliyordu. Onun için hem burjuva çocuğunu hem de ‘Malkoçoğlu’nu oynayabildi. Tarihsel bilinci kuvvetliydi, araştırmacı, kültürlü bir insandı. Sadri Alışık, Cüneyt Arkın bunlar namuslu insanlardı. Yani oyunculuğu öyle laf olsun güzelim para kazanırım diye yapmıyorlardı. Her şeyi kendi başına öğrenirdi, atlama, sıçrama ne varsa hepsini kendi yapardı, hiç dublör kullanmadı. Ne yaptıysa hepsini kendi çalışırdı. Biz iki gün tatil yapardık, gün o gider teknik çalışırdı. Bayağı güzel adamdı. Hollywood’da o sırada o kadar güzel adam yoktu. Sırayla gidiyoruz, herhalde ben de gideceğim yakında. Yaptıklarımıza baksınlar ders alsınlar. Çok seviyorsanız yapın bu işi diyorum öğrencilerime. Çok zor bir iş bu. Cüneyt hardworker’dı. İç güzelliğe bakıyordu. Kendi tekniğini oluşturdu. Kimseye muhtaç değildi çok iyi oyuncuydu, her rolü oynuyordu. Oğlunun oyuncu olmasını istiyordu. En son bana oğlunu göndermişti eğitmem için. Ona da dedim kendin istiyorsan yap, baban istedi diye değil diye. O da biraz babasından dolayı istemiş. Ama bu iş gerçekten istiyorsan yapılacak ve katlanılacak bir iş. Miras dediğimiz illa para değildir miras eğittiğin kişidir.”
Nuri Alço :
“Cüneyt abi Yeşilçam’ın bütün cefasını çekti.. Cüneyt abi sanatçıların ağababasıdır. Yeşilçam ağababasını kaybetti Türk sineması için bedenini, sağlığını ortaya koydu. Maalesef dublör kullanmamanın da çilesini çekti ama çok güzel bir insandı. O kadar üzgünüm ki anlatamam. Cenaze için İzmir’den İstanbul’a yola çıktım. Cüneyt abi benim ailece görüştüğüm insandı. Kendisi Eskişehirli olduğu gibi bende Eskişehirliyim. Ondan ötürü daha çok yakınız ve çok severim kendisini. Yıllarca beraber birçok filmde çalıştık. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Yeşilçam’ın kavgacı oyuncularından Sönmez Yıkılmaz’ın cenazesinde daha yeni Cüneyt abinin eşi ve oğlu Murat ile konuşmuştum. Kendisi gayet iyi olduğunu söylemişlerdi. Türk sinemasını yaratanlardan biri. Yeşilçam sinemasının yoksulluk dönemlerinde o acıları ve cefasını çeken en büyük insanlardan biriydi. Hepimizin başı sağolsun”
Ajda Pekkan :
“Türk sinemasının usta Jönü, arkadaşım sanatı ve duruşuyla gerek karakteriyle Sinemaya katkıları ile hepimize örnek olmuş büyük sanatçı Cüneyt Arkın’ın vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Sayın Arkın’a Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesinin, sevenlerinin, sinema ve sanat camiamızın ve Türk milletimizin başı sağ olsun.”
Gönül Yazar :
“Kanatlarım vardı, uçuyordum, şimdi o kanatlarım kırıldı, ben nasıl uçacağım. Bütün ailenin başı sağ olsun, ben de o ailedenim. Çok üzgünüm, seni çok özleyeceğim canım Cüneyt’im, gözün arkada kalmasın ben hep Betül’ün yanında olacağım.”
Emel Sayın :
“Biraz önce öğrendim, gözyaşlarımı tutamıyorum, öğrendiğimden beri gözyaşlarım durmuyor.. En son birkaç gün önce konuştuk, şakalaştık, haberi alınca çok sarsıldım, gerçekten çok üzüldüm. Birkaç gün önce konuştuk Cüneyt ve eşiyle. Çok sevdiğim bir arkadaş, dost, aynı zamanda çok takdir ettiğim ve saygı duyduğum bir oyuncu… Çok üzüldüm, kelimeleri boğazında düğümleniyor. Büyük sanatçı Cüneyt Arkın kitabında benimle olan bir anısına da yer vermişti, en son bunun üzerine konuşup şakalaşmıştık, herhangi bir rahatsızlığı yoktu, hatta uzun uzun şakalaştık. Çünkü kitabında ‘Emel beni dövdü, beni sevmedi galiba’ gibi şeyler yazmış. Aradım, çok sevdiğim bir insan halbuki, dövme sahnesi de gerçek değildi, filmdeki bir sahneydi tabii. Onu konuştuk, güldük, üçümüz birlikte. Hiç öyle bir hali yoktu. Onun için çünkü çok şaşırdım. Hatta dün bir resmini gördüm ‘Canım Cüneyt’ciğim, hepimiz yaşlandık’ dedim kendi kendime. Bugün böyle bir haber alınca çok sarsıldım. Çok değerli bir insan, çok değerli bir sanatçıydı. Sinemada ‘Rüzgar” filmiyle jübilemi onunla yapmıştım.”
Seyyal Taner :
“Çok kıymetli dev adam, dev sanatçı yolun ışık, mekânın cennet olsun. Başımız sağ olsun. Hiç unutulmayacaksın…”
Gökben :
“Cüneyt Arkın’ımızı kaybettik çok üzgünüm büyük değerimizdi.”
Piraye Uzun :
“Cüneyt Arkın veda etti. Üzgünüm.”
Mine Soley :
“Ne düşüneyim.. Sadece Üzgünüm.. İyi ki Yeşilçamlıyım.”
Meltem Mete :
“Sevgili candaşım, rol arkadaşım Cüneyt Arkın’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. Yolu ışık, gittiği yer cennetin bahçeleri olsun inşallah.”
Atilla Dorsay :
“Şu an öğrendim çok üzüldüm. O kadar yakışıklı bir adamdı ki Yeşilçam’ın büyük yıldızıydı. Dört Yapraklı Yonca ile filmler çevirdi. Ben en çok onu Türkan Şoray ve Filiz Akın ile olan filmleriyle hatırlıyorum. Bir stardı, bir star olmanın bütün gerekliliklerini yerine getirdi. Eşine sağdık bir eşti. Aşk filmlerinde de rol aldı, aksiyon filmleriyle bütünüyle bir sanatçıydı. Birçok ünlü oyuncu gibi, 60’lı yıllarda egemen olan Ses, Yıldız, Artist gibi dergilerin star yaratma çabasıyla Türk sinemasına adım atmış olan ve aslen diploma sahibi bir doktor olan Cüneyt Arkın, uzun yıllar benim oturduğum 4. Levent’teki evime çok yakın oturdu. Büyük aşkı Betül Hanım’ı, Cüreklibatur soyadını taşıyan (Cüneyt Arkın’ın asıl soyadıdır) iki oğlunu yakından tanıdık. Ailece görüşmelerimiz uzun yıllar sürdü. Objektif olarak bakarsam Yeşilçam’ın yarattığı o kendine özgü starlardan biriydi. Yakışıklı, mesleğine aşık, ayrıca baştan beri kaderin onu bir anlamda bağladığı Türk tarihinin gerçek ya da efsane kahramanlarını yaratma çabasıyla aksiyon filmlerine aşk filmlerinden daha çok bağlanmış bir kişilikti. Böylece Battal Gazi, Malkoçoğlu, Kara Murat gibi kişilikleri bir araya getirirken onun gerektirdiği özveriyi yüklendi. Yani dublör kullanmaksızın o aksiyonların gerektirdiği bütün eylemleri bizzat yüklendi. Kimi zaman sağlığını ve hatta hayatını tehlikeye atarak.. Objektif olarak bakarsam Yeşilçam’ın yarattığı o kendine özgü starlardan biriydi. Yakışıklı, mesleğine aşık, ayrıca baştan beri kaderin onu bir anlamda bağladığı Türk tarihinin gerçek ya da efsane kahramanlarını yaratma çabasıyla aksiyon filmlerine aşk filmlerinden daha çok bağlanmış bir kişilikti. Böylece Battal Gazi, Malkoçoğlu, Kara Murat gibi kişilikleri bir araya getirirken onun gerektirdiği özveriyi yüklendi. Yani dublör kullanmaksızın o aksiyonların gerektirdiği bütün eylemleri bizzat yüklendi. Kimi zaman sağlığını ve hatta hayatını tehlikeye atarak.. Cüneyt Arkın’ın bunların yanı sıra çok kaliteli filmlerde de oynadığını söylemeliyim. Bunların arasında Halit Refiğ’in ‘Gurbet Kuşları’ndan Yavuz Özkan’ın ‘Maden’ filmine kadar çok farklı yapımlar vardır. Bunlar onun gerçek bir sanatçı olarak anılmasına destek olmuş filmlerdir.”
Burçak Evren :
“Bu hepimiz için büyük şok oldu. Cüneyt Arkın nasıl anlatılır iki kelimeyle bilemiyorum. Usta ve eşi bulunmaz bir sanatçıydı. Büyük bir kaybımız var. Tek tek kaybediyoruz. Yeşilçam tarih yazdı tarih oluyor. Bir perdedeki Cüneyt Arkın var bir de perdenin arkasındaki Cüneyt Arkın var. Yükseldikçe alçalmasını bilen biriydi, içimizden biriydi. Kendine özgü biriydi. Gençlik yıllarında başladığı sinemada iz bıraktı. Sadece sevilmeyip onun filmleri gençlere rol model olmuştur. İyi bir aile babasıydı, çocuklarına çok düşkündü. Sinema için yaratılmış biriydi. Mütevazı ve yakışıklıydı.”
Nebil Özgentürk :
“Sinemamızın son 60 yılının en ikon isimlerinden birisidir Cüneyt Arkın. Fatma Girik’i kaybettik geçen aylarda. Birlikte çalıştılar birçok filmde. Öyle bir şey vardır ya, ‘Yola beraber çıkılan dostlarla bir bir ayrılıyor yollarımız’ derler. Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Yeşilçam sinemasının da yalnızlığı artıyor gerçekten. Tarık Akan’ı kaybettik 6 yıl önce. Arkasından diğer isimler derken bugün Cüneyt Arkın. Muhtemelen bir daha gelmeyecek karakterler. Bugün binlerce oyuncu var dizilerde, ama Cüneyt Arkın’ın ya da Tarık Akan’ın, Kadir İnanır’ın, Filiz Akın’ın, Türkan Şoray’ın sonsuzluğunu hissettirmiyorlar açıkçası.”
Murat Menteş :
”Çok büyük bir sanatçının vefatı, bütün bir toplum için büyük bir kayıp. Türkiye’deki bütün evlerde bayrakları yarıya indirdik.. Cüneyt Arkın biraz insanın kendisi olmasını temsil ediyordu. Çünkü normalde herkes doktor olmak ister, Cüneyt Bey doktorluğu bırakıp avantür filmlere girdi. Cüneyt Arkın’ın yaptığını yapan ikinci bir doktora rastlamadık, dünyada benzeri yok. Olağanüstü bir aktördü. Bizim Clint Eastwood’umuz Bruce Lee’miz, Alain Delon’umuzdu… Hepsini bünyesinde toplayan bir kişiydi. Vaktiyle kendisini evinde ziyaret ettiğimde, sevinçle kitaplığında Dostoyevskiler, Kemal Tahirler görmüştüm. Bir şekilde entelektüel dünyayla da ilgisi vardı. Cemal Süreya ile Ülkü Tamer ile ahbaptı. Halit Refiğ ile Kemal Tahir ile yakındı. Attila İlhan’la dosttu. Türkiye’yi entelektüel manada kavrama eğilimdeydi.. 400’e yakın filmde rol adlı. 40 civarında film yönetti, senaryolar yazdı. Olağanüstü bir enerji. Hollywood’da bile rastlamadığımız türden bir enerjiyle çalıştı yıllar boyu. Hazine değerinde bir miras ve derin bir iz bıraktı. Benim adımın Murat olması da Cüneyt Arkın’ın filmlerinden dolayıdır. Enerjisiyle, imajıyla, eserleriyle… Bereketli bir ömür yaşadı diyebilirim. Muadili ya da ardılı olmayan ikonik bir sanatçı. İlelebet unutulmayacağını düşünüyorum.. Hepimizin içinde bir Cüneyt Arkın var. Bize özgüven aşıladı, imkansızı başarma fikri verdi. İnsanlarda derin, kalıcı, kişiliklerine sirayet eden hisler uyandırmak çok zordur. Cüneyt Arkın bunu çok üst düzeyde başarmış bir sanatçı. Onun uyandırdığı etkinin analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mirasının doğru anlaşılması, entelektüel makalelere konu olması gerekiyor. Sadece ‘Hayranız, çok seviyoruz’ demek yetmez, Cüneyt Arkın’ın doğru konumlandırılması da gerekiyor.”
Not: Bu yazı sosyal medyada paylaşılmak için hazırlanmıştır.
Ünlüler Cüneyt Arkın’ın ardından ne dediler? – Mehmet Atak – Temmuz 2022
Yeşilçamın efsane oyuncularından cüneyt arkın için sanatçı dostları ne güzel şeyler demiş sadece oyuncu olarak değil insan olarak da muhteşem bir sanatçıydı allah rahmet etsin.
allah rahmet eylesin.