Çocukluk Travmasıyla Yüzleşmenin Estetik Hali: Hamiyet

Bir Peyk Müzikali: Hamiyet. Tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun.

Çocukken bazı yaşananları anlamlandıramayız. Ne görürsek ne hissedersek, odur. Her şey oyundur her şey yenidir, bize ne söyleniyorsa odur. Bazı yaşananları, bazı tanık olduklarımızı da büyüdükçe anlamlandırırız.

Bazen fark edersin ki müthiş yoksulluk içinde büyümüşsündür, her ne kadar ailen yansıtmamaya çalışsa da bu hayata bakışını şekillendirmiştir. Bazen de etrafında dönen bazı olayların büyük trajedi barındırdığını anlarsın. Kendini, o anlardaki çocuk anlamazlığıyla şekillenen davranışlarını, günümüz bilinciyle sorgularken bulursun. Bazen bazıları iz bırakanlarla anlarla yüzleşir, sanatsal üretim ortaya çıkar; Hamiyet Müzikali gibi.

Müzikalin Hikayesi

İrfan Alış, pandemi zamanı boş durmayıp şarkı sözü yazma atölyeleri düzenledi. Birine ben de katıldım. Bir kadının, Hamiyet’in hikayesini anlattı; yer eden, rahatsız eden, hep anlatmak istediği…

İrfan Alış, şarkılarda hikaye anlatıcılığını benimsemiş bir müzisyen. Hamiyet’i, süresi 10 dakikayı bulan bir şarkı olarak tasarlamaya çalışıyordu. Tecrübesine rağmen bir türlü içinden çıkamıyordu, şarkı içine sinmiyordu.

Haftalar süren atölye sona erdi, ben de belki hiç gün yüzü görmeyecek Hamiyet şarkısının çıkmasını merakla beklemeye başladım.

Hamiyet’in öyküsü, şarkıya sığmadı. İrfan Alış anlattı, Deniz Madanoğlu yazdı, Işıl Kasapoğlu yönetti. Grup üyeleri de inandı, hem müzikleri bestelediler hem sahnede yer aldılar hem yapımcı oldular; Hamiyet Müzikali doğdu.

Bir Peyk Müzikali: Hamiyet. Tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun.

Müzikalin Konusu

Aslı İnandık’ın Hamiyet rolüyle yer aldığı müzikali, İzmir Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda izledim.

Bundan sonra okuyacaklarınız, tiyatro ile çok haşır neşir olmayan birinin yorumları, bolca da sürpriz bozan içeriyor. Bunlardan bahsetmem, izlemenize engel olur mu, aldığınız zevki azaltır mı, zannetmem. Öyle bir hikaye değil izlediğimiz.

Tekstil atölyesinde çalışan Hamiyet’in kafası biraz farklı çalışır. Bir dönem şiir yazmış ancak son dönemde hayali müzisyen arkadaşları için şarkı sözü yazıyordur. Aklına gelen sözleri de ederine bakmadan çalıştığı kumaşların üzerine yazar.

Şefi Mürsel tarafından yazdıklarına el konulup işten kovulmakla tehdit edilse de yine aynı Mürsel, eşi Cemil sayesinde arkasının sağlam olduğunu dillendirir. Yani Hamiyet, kolay kolay işten atılamaz statüdedir.

Peki Cemil kimdir? ‘80 Darbesi öncesi sendikal mücadelenin en önünde safını tutan ancak darbeyle gözaltına alınan, dövülen, örselenen ve her ne hikmetse dava arkadaşlarından önce salınan, işe geri alınan, el üstünde tutulan bir işçidir.

“Karılık görevleri”ni beklendiği gibi yerine getirmeyen Hamiyet, Cemil’in “yediği halt”ı öğrenir, kabullenemez, baş edemez, süreç içinde hep yarım akıllı bilinmesinin etkisiyle kızlarının gözünde de “deli kadın”a döner. Kendini savunamaz, ifade edemez, etse de inandıramaz, vicdanını bastıramaz, gerçekliği savunanların yalnızlığına düşer.

Bir Peyk Müzikali: Hamiyet. Tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun.

Cemil, seçimini kabullenemeyen eşini kabullenmez, deliye dönmesini körükler, kızlarını yanına çekip yalnızlaştırdığı Hamiyet’i en sonunda evden kovup kumasını yanına alır.

Hamiyet de sokaklara düşer, şarkı sözlerinin yazılı olduğu kumaşların işlendiği montuyla çevredekilerin yaramazlıklarını bastırmaya çalıştıkları çocuklarını vermekle tehdit ettiği korku süjesine dönüşür.

Dikkatimi Çekenler

Toplumu ezip geçerken fakir ama gururlu işçi sınıfını da ihmal etmeyen ‘80 darbesinin yakın zaman diliminde geçen müzikal, Cemil karakterini karton kötüye dönüştürmemiş.

Cemil’in “çocuğunun önüne yemek koyabilmek için yoldaşlarını sattığını” itiraf ettiği tiradın sonundaki yoğun alkış, oyunculuk performansına mıydı yoksa “aynı durumda kalsak biz de aynısını yapardık” desteği miydi, emin olamadım.

Bazıları işkencelerle geçen sürecin sonucunda serbest kaldığında kısıtlı iş imkanlarıyla hayatta kalmaya, ailesini yanına alıp direnişiyle dik durmaya çalıştı. Bazıları da hapishane çıkışında başka yerde iş bulamadığından, çocuklarının ihtiyacını karşılamak için yola çıkıp yeni düzene ayak uyduran eski yoldaşlarının yanında çalışmayı sineye çekmek zorunda kaldı.

Haksız kazanç serisine başlayıp zenginleşenlerin çıkış noktası ve ortak söylemi, çocuklarının ihtiyacını karşılamaktır. Aile, çocuk ve din deyince akan sular duruyor; mantık devresine oksijen taşıyan. Neyse…

Klişelerin Kullanımı

Tekstil atölyesindeki Mürsel gibi birçok karakter ve kullandıkları cümleler, klişe gelebilir. Bunun nedeni, darbe ve sonrasına ilişkin üretilen eserler ile aktarılan birbirine benzer birçok hikayeye tanık olmamız, dinlememiz olabilir. Ha keza aile dramlarına ilişkin de…

Bir Peyk Müzikali: Hamiyet. Tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun.

Buna rağmen Hamiyet’in, Peyk’in kariyerinden duruma uygun şarkılar ve oyuna özel şarkıların kullanıldığı hikayesi, beni hiç sıkmadı. Klişelerin yerinde kullanımına örnek gösterebileceğim bir eser ortaya çıkmış. Gerçekten esinlenilenin hikayesinin, göndermelerle değil, doğrudan anlatımla aktarılması tercih edilmiş.

Oyunculuklar, seyirciyi cezbeden numaralar

Bir Peyk Müzikali: Hamiyet. Tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun.

Ne zaman bir film veya oyunda deli rolüne denk gelirsem, ilk başta ürperirim. Abartıya alan açan bir roldür, bu tuzağa düşenin oyunculuğunu izlerken izlediğinizden çıkarsınız. Aslı İnandık, bu anlamda karakterine gayet başarılı şekilde ruh vermiş. Oyunu sürüklüyor. Diğer oyuncular da üstlerine düşeni yapmışlar.

Yüksek ihtimal bilgim kısıtlı olduğundan tiyatrodaki karşılığını bilmiyorum; sinemadaki Fransız Yeni Dalgası tarzına benzer, oyuncuların zaman zaman izleyiciyle rol dışı gerçek yaşamlarındaki benliklerine dönüp konuşmaları, gayet etkileyiciydi.

Denizdeyim

Bir başka hoşuma giden, finalde İrfan Alış’ın Hamiyet ile buluşup af dilemesi, karşılığında Hamiyet’in söyledikleri, konuşmasıydı. Alış, bir nevi çocukluk travmasıyla psikolog koltuğunda yüzleşen biri gibi tasarlanan sahne ile her oyun sonunda hem kendini biraz daha bağışlıyordur hem de vesile olduğu seyirci alkışlarıyla Hamiyet’in hatırasının kutsanmasının mutluluğunu yaşıyordur. Bir de tabii bu bölümde girişteki Hamiyet şarkısını, sözlerinde her şeyi aktarma gayreti olmadan bitirilmiş halini dinleyebiliyoruz.

“Hüzne gark olmuşken bitirmek olmaz” demişler ve oyun, seyircinin yoğun şekilde telefonlarını çıkarıp o anı kayıt altına almasına yönlendiren Denizdeyim şarkısının icrasıyla bitiyor.

Bu şarkı da yerinde bir tercih olmuş. İnsanları en eşit, en savunmasız, en doğal, en çocuk, en tasasız ve anı yaşayan halleriyle görebileceğiniz, bu nedenle hatıralarınızın en huzurlularından bazılarının geçtiği deniz kenarında geçen anların aktarıldığı bu şarkının bir bölümü, İrfan Alış’ın yetiştiği Avcılar’dan hatırayı içeriyor. Çocukluğa dair aileyle geçirilen anların dışında, şarkıda sevgiliyle Halkidiki’de geçirilen anlar da yer alıyor. Böylece Avcılar’daki Hamiyet’in yetişkin İrfan ile temas ettiği sahne, çocuk ve yetişkin İrfan’a ait iki anın yer aldığı şarkıyla taçlanıyor.

Birkaç Not

Hamiyet’in hediye edilen radyoyu açtığında çıkan şarkı, Peyk’in Köleler ve Kilitler şarkısı. Yasa dışı deniz yoluyla umuda yelken açanlardan denize gömülenlerin hikayesini anlatan bir şarkı. Şarkıyla hikaye anlatıcılığının birleştiği iyi örneklerden.

Bir de bazıları şarkıları, sözlerine dikkat etmeden, sözlerini melodi olarak duyarak dinlemeye alışmıştır. Benim de içinde yer aldığım bu gibileri için şarkılar söylenirken sahnenin görünen yerine sözleri de yansıtılabilse çok daha iyi olurdu.

“En yakın arkadaşını gammazlama” durumunu da ilk imada anlıyoruz. Bu durumun tekrar tekrar hikayede vurgulanmasına ne kadar gerek vardı, şüpheliyim. Herkesin bildiği ama kabulünün gerektirdiği eylemlerin sonuçları dolayısıyla “Allah’a havale ettiği” bir durum, ortadaki.

Belki oyun, tek perde yerine 2 perde de olabilirdi. Belki de duygu yoğunluğu dağılmasın diye bu yol izlenmiştir.

Son tahlilde, tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun ortaya çıkmış. Yapımcı olarak da elini taşın altına koyan İrfan Alış ve ona inanıp yalnız bırakmayan Peyk grubunun diğer üyeleri başta, bu deliliğe imza atanlara teşekkürler.

Bir Peyk Müzikali: Hamiyet. Tiyatroya uzak birinin sevebileceği, duygulanacağı, bazı durumları sorgulayacağı bir oyun.

Oyunun Künyesi

Hamiyet Müzikal Tiyatro – Bir Peyk Müzikali

Yazan: DENİZ MADANOĞLU
Yöneten: IŞIL KASAPOĞLU
Hikaye ve Şarkı Sözleri: İRFAN ALIŞ
Müzik: PEYK
Yapım: PEYK ve MOM
Yürütücü Yapımcı: MÜGE ORKUN
Dekor Tasarımı: TOMRİS KUZU
Kostüm Tasarımı: SELİN ÖLÇEN
Işık Tasarımı: CEM YILMAZER
Hareket Düzeni: GİZEM BİLGEN
Ses Tasarımı ve Tonmaister: A. OZAN MURAT, GÜRKAN ERDEM
Saç ve Makyaj: DİDEM ÇOBANBAŞ, SÜMEYRA İSTEKLİ
Afiş Tasarım ve Sanat Yönetmeni: SERDAR GÜNGÖR, TUVANA ARTUN
Afiş Fotoğrafı: SEMA ARSLAN
İllüstrasyon ve Grafik Tasarım: PINAR YATARKALKMAZ
Proje Yöneticisi: DENİZ AKSOY
Kast Direktörü: SONGÜL KARAARSLAN
Sosyal Medya Yöneticisi ve Prodüksiyon Sorumlusu: RENA AMARGİANİTAKİ
Kurumsal İletişim Danışmanı: SELDA YAVUZ
Teknik Prodüksiyon: PRODON
Ses Ekibi: EMRE GÜLBUZ, GÖKTUĞ BORA SOYLAMIŞ, TÜRKÜSU TURHAN
Teknik Prodüksiyon Asistanı: YAĞIZ BAŞAR YAVUZ
Yapım Asistanı: İLKE TUHTA
Sahne Ressamı: ŞENOL DEMİR
Lojistik ve Teknik Destek: OKAN TUNCA
Sahne Marangozu: SEDAT AĞDAŞ
Kostüm Üretimi: JUN ONLINE DİKİM ATÖLYESİ
Maskot / Prova Kedisi: KEDİ HAMİYET
Prova Mekanı: MUSTAFA SAFFET KÜLTÜR MERKEZİ

Oyuncular:
ASLI İNANDIK, BİLGESU KURAL, CANSU BAHADIR, ESRA KIZILDOĞAN, EZGİ ÇELİK, SABAHATTİN YAKUT, SERMET YEŞİL, UYGAR ÖZÇELİK vePEYK (BARIŞ TOKGÖZ, ERTAN ÇALIŞKAN, İRFAN ALIŞ, ÖZGÜR ULUSOY, SERDAL ERSOY)

Yardımcı Oyuncular:
CANER COŞKUN, ESLEM SENA IŞIN, GÜNEY MARLEN, PEYDAYURTSEVER, ÜMİTCAN KAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir