Kendisi Küçük Yüreği Göklerde Bir Dev Adamın İzi: Naim (2019)

Filmin Fragmanı -1-

Naim Süleymanoğlu‘nu renkli televizyonların yaygınlaşmaya başladığı tek kanallı dönemde antenin ve ekrandaki dalgalanmaların izin verdiği ölçülerde, kendi ağırlığının üç katından fazla halteri kaldırmak için sahneye çıkıp, elleriyle halter demirini kavrayıp, kaldırma hamlesinden önce saçının önününe üflemesiyle hafızama kazımıştım.

Naim (2019)

O’nun ay yıldızlı formayla katıldığı turnuva ve olimpiyatlarda bayrağımızı göndere çektirmesini, milli marşımızı çaldırmasını canlandırır, halter kaldırışını taklit eder, madalya ve ödüllerini ‘Türk Milletine adayışı’ ile gururlandırdık.

Kore Savaşı’ndaki Türk askerlerinin yaşadıklarını anlatan Ayla ve arabesk müziğin efsanesi Müslüm filmlerinin yönetmeni Mustafa Uslu, iki yıl önce çok erken, zamansız bir şekilde hayata veda eden “Cep Herkülü” unvanlı milli sporcumuz Naim Süleymanoğlu’nun hayatını konu alan filmiyle kanımca yine harika bir iş çıkarmış.

Naim (2019)

Sovyet revizyonizminin keskin kokusunun en ağır şekilde yaşandığı yıllarda, Türkler’e uygulanan asimilasyon politikasının yine Bulgaristan Türklerinden olan Naim Süleymanoğlu’nun hayatı ve yaşadıkları çerçevesinde anlatılması çok isabetli olmuş.

Naim Süleymanoğlu’nu, fiziki görüntüsünden yürüyüşüne, halter kaldırırkenki motivasyon hareketinden mimiklerine kadar ona bire bir benzeyen Türk asıllı Hollandalı oyuncu Hayat Van Eck canlandırıyor.

Oyuncu kadrosunda; Naim Süleymanoğlu’nun babasını Yetkin Dikinciler, annesini Selen Öztürk, Bulgaristan’daki antrenörünü Gürkan Uygun canlandırıyor.

Avustralya, Bulgaristan, İngiltere gibi 8 ayrı ülkede çekim yapılmış ve 20 bin oyuncu kullanılmış.

Naim (2019)

Filmde dikkat çeken diyaloglar ve detaylar var. Naim Süleymanoğlu, Bulgar hükümetinin Türkler’in mezar taşlarına varıncaya kadar isimlerinin değiştirilmesini, Bulgaristan’daki ailesi ve soydaşlarının uğradığı zulmü bir kimlik mücadelesine dönüştürür ve bunu uluslararası kamuoyuna ifade etmek için kendi adına yapabileceği en etkili çalışmanın ses getiren başarılara imza atmak olduğunu tespit eder. Bu için Bulgar Hükümetinin ablukasından kurtulması Türkiye’ye iltica etmesi gerekmektedir. Naim’in uluslararası bir kimlik olduğunu bilen Bulgar Hükümeti’nin görevlileri onu her yerde adım adım takip etmekte, her hareketini izlemekte, ona adeta nefes aldırmamaktadırlar.

1986 yılında Avusturalya’daki Sydney Olimpiyatları sırasında orada yaşayan Türk arkadaşlarının yaptığı bir planla bir lokantadaki eğlence sırasında nefes kesen bir kovalamaca ile kaçırılır Naim.

Avusturalya’da 6 gün değişik evlerde kalan Naim kendisini kaçıran Türk arkadaşlarıyla konuşurken, “ben Türkiye’ye gitmek için kaçıyorum, siz Türkiye’den buraya kaçmışsınız”a verdikleri cevap yakın tarihimizin 12 Eylül dönemindeki acıklı yüzünü hatırlatıyor bizlere;” Türkiye’de kalsaydım, kuzenimi öldürecektim, ellerimize silah verdiler, kardeşi kardeşe vurdurttular.”

Bulgaristan Hükümeti, Naim Süleymanoğlu 10 yaşındayken olimpiyatlara katılabilmesi için yaşını büyütüp 14 yapması, “o da bir şey mi, Türkiye’de 17 yaşındaki çocuğun yaşını asmak için büyüttüler” sözleri 12 Eylül darbecilerinin Erdal Eren‘i asmasına yapılan gönderme, Avusturalya’dan Londra üzerinden Türkiye’ye kaçırılarak getirilirken Bulgar ve Yunan hava sahalarından ‘kör uçuş’ ile geçtikten sonra Türkiye hava sahasında eşlik eden jetlerden oluşan ‘Efeler Filosu’ komutanı yarbayın, 2 yıl önce terör örgütü PKK tarafından 15 yaşında şehit edilen Eren Bülbül adıyla onu selamlaması, İngiltere’de bir otel odasında ABD’nin ünlü spor markalarının milyon dolarlık ‘Amerikan rüyası’ teklifini geri çevirirken söylediği “ben kimliğinin sesini duyurmak için kaçtım, bu markaları duyurmak için değil” sözleriyle, oturduğunda ayakları yere değmeyen bu küçük adamın nasıl yanardağ gibi ihtişamlı dev bir yüreğe sahip olduğuna tanık oluyoruz.

Naim Süleymanoğlu’nun ay yıldızlı forma ile Seul Olimpiyatlarında kendi ağırlığının üç katından fazla ağırlığı kaldırdığında adeta izleyenlerin de omuzlarından bir yük kalkıyor, milli duygularımız tavan yapıyor.

Böylesine yoğun duyguları izleyicilere yaşatmak, hayat hikayesiyle bütünleştirmek, zaman zaman hıçkıra hıçkıra ağlatabilmek, boğazı düğümlenmek sinemanın yaşattığı eşşiz bir keyif olsa gerek.

Mustafa Uslu’nun daha önceki çalışmalarında olduğu gibi “Naim Cep Herkülü” filminde de hikayesini anlattığı Naim Süleymanoğlu’nun anısına yakışan bir yapım olmuş.

Yazan: Adnan Yarar (Kasım 2019)

Naim (2019)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir