Yeşilçam’da 007 Yansımaları

007 bond in action yeşilçam soundtrack
Yeni Bond filmi Spectre vizyona girmeden evvel, Altın Çocuk ile Bond filmlerinin Yeşilçam üzerinde ki kalıcı etkilerini mercek altına aldığımız şu günlerde Yeşilçam’ın furyaya uyarak çevirdiği James Bond temalarına uygun filmlerinin yanında, Bond faktörünün nimetlerini alternatif şekillerde kullandığı örneklerinede değinmek yerinde olacaktır;


007 Olmak veya Olamamak :

James Bond bir mit olarak değerlendirildiğinde 5 ana elementi bünyesinde toplayan bir karakter;

Dünyayı kurtaran bir casus
Öldürme Yetkisine sahip bir casus
Stil sahibi bir casus
Teknolojinin son nimetlerinden faydalanan bir casus
Kadınlara karşı aşırı ilgisi şüphe götürmeyecek bir casus

Öncelikle tarihsel olarak durum incelendiğinde, tehlikeli bir düşmanı bertaraf etmek amacıyla casus gönderme teması Malkoçoğlu filmlerinden bu yana sıkça kullanılan bir öğedir. Ancak tarihi karakterlerimizin öldürme yetkileri ve kadınlara karşı olan zaaflarıyla Bondla örtüşen yönleri teknolojik nimetlerden faydalanamamış olmalarının neticesinde geçmiş çağların Bondları olarak anılmalarını engellemektedir.

Osmanlının Yükseliş Döneminden, Çöküş’e kadar geçen sürecine hızlı bir geçiş yaparak Orta Doğuda casusların cirit atmaya başladığı 1. Dünya Savaşı yıllarında İngiliz Kemal‘in (Ayhan Işık) teknik olarak bu özellikleri barındırmasına karşı, kendine düşman bellediği Lawrence ile Türklük sosu haricinde bir farkının olmayışı Erken Dönem Orta Doğunun Bond’u olarak anılmasını engellemiştir.

Tarihi biraz daha ilerletip İkinci Dünya Savaşı yıllarına geldiğimizde ise gerçekten Eurospy konusunda türün örneklerine en yakın öğeleri içeren Ankara Ekspresi ve dolayısıyla Binbaşı Seyfi Bey (Ediz Hun) ise kendi kendini vurup hastaneye girebilen, aşk ve vatan meselelerini birbiriyle eşdeğer sürdürebilen bir salon casusu kıvamında Bond olarak anılma şansını yitiriyor.

Şaşırtan 007 :

Yeşilçam ve Bütçesizlik et ve tırnak ilişkisi misali birbirinden ayrılamayan bir bütün. Kimi zaman bu müebbet beraberliği bozmaya çalışıp sınırsız bütçeli filmlere imza atmaya çalışsada günümüzün tv dizileri furyası misali delicesine bir hız, sonu belli ve birbirlerinin klonu olabilecek kadar yakın yüzlerce avantür hikayenin Bond filmlerini tema olarak ithal etmemiş olması düşünülemez.

Gelişimlerinde seriyal filmlerle beslenmiş, yönetmenliğe adım attıkları yıllarda James Bond‘a kolayca uyum sağlamış Yeşilçam’ın B yönetmenlerinin kimi zaman ithal etme konusunda şaşırtıcı örnekleri sunmaları Cüneyt Arkın ve Çetin İnanç ikilisinin efsanevi 80’ler furyasının en uçuk örneklerinden INTIKAM BENIM ve EN BUYUK YUMRUK filmleri, Bond usulü çalışan polis karakterini sunmakla kalmayıp filmin mikroskobik bütçesine karşı senaryo taslağında (?) yeralan arabalı takip, araba patlatma, çatışma sahnelerini gerçeğine en uygun hale getirmek adına Bond filmlerinden sahneleri olduğu gibi kesip, söz konusu filmlerin ilgili sahnelerine yapıştırmaktan çekinmemekte.

From Russsia With Love, Thunderball ve Diamonds Are Forever bu ithal etme sürecinden nasiplenen ve Yeşilçam’a bu tip bir dış destekte bulunan Bond filmleridir.

Bütçe ve uyarlama konusunda bizden daha şanslı olan Hollywood ise Yeşilçam’ın her yere uzanan fantastik kollarından nasibini alışının en önemli örneklerinden birisini kendi 00 larından biri olan Our Man Flint ile yaşar. Türkiyede zamanında Dünyayı Kurtaran Adam ismiyle gösterime giren Our Man Flint ne Hollywood’un nede o zaman hiçbir Yeşilçam çalışanının tahmin edemeyeceği alternatif şöhret basamaklarını yerli mahsülümüz Dünyayı Kurtaran Adam’ın ismine kaynaklık ederek tırmanır.



Güldüren 007:

Kemal Sunal filmlerinin Bond filmlerine güldürü yönüyle bakış açısı bu alternatif listenin önemli bir bölümünü oluşturmakta. Özellikle büyük usta Natuk Baytan‘ın çevirdiği Sunal filmlerinin ana teması olan “Gırgır geçme” konusu kimi zaman Bond filmlerini bu temaya dahil etmekten çekinmemektedir; Tokatçı filminde Kumarbaz Avni ile yaşanan çantalı takip sahnesi, Bond’un teknolojik öğelerine ilkel ama kullanışlı bir buluş olan “Bavul içine Çanta Alma aksesuarı” ile söz konusu sahnede ki Bond müzikleriyle beraber güzel bir taşlama örneği oluşturmaktadır. Kemal Sunal ve Bond taşlamaları sadece Natuk Baytanla sınırlı kalmayıp teknolojik öğeler ve casusluk yapma konularında daha ileri bir örnek olan Katma Değer Şaban filminde de telsiz – kravat iğnesi ve stilize edilmiş istihbarat teknikleriyle sürmektedir.


Dinleten ve İzleten 007 :

Yeşilçamda kullanılan Bond plaklarını bir liste olarak gözden geçirdiğimiz önceki bölümle beraber müzikal açıdan, Yeşilçam melodilerinin efsane ses mühendisi – dj’si Necip Sarıcıoğlu’nun 007 LP’lerini kullanmakta tereddüt etmediği onlarca yapım Bond filmlerinin müzikal eşsizliğinin küçük sinema endüstrilerinde oluşturduğu etkiye en güzel örnek.

Yeşilçam’ın “Bedmen”i Levent Çakır bu müzikal destek sayesinde kendisine On Her Majesty’s Secret Service temasını kahramanın ana teması olarak almıştır.

Kemal Sunal kaleci – fedai – manav üçlüsü arasında gidip geldiği İNEK ŞABAN filmi boyunca Goldfinger ve The Spy Who Loved Me temalarıyla mıntıka basmaya gidişi …

Yeşilçam’ın “Kaptan Amerika”Aytekin Akkaya ve “Santo” Yavuz Selekman‘ın Yeşilköy Havaalanına Diamonds Are Forever desteğinde yaptıkları karizmatik iniş …

Canpolat isminin tüm Türkiyede bir fenomene dönüşmesinden çeyrek asır önce Cüneyt Arkın’ın Kaplanlar Ağlamaz‘da Live and Let Die‘dan aldığı müzikal destekle, görsel olarak Moonraker‘ın teleferik sahnesinin Antalya versiyonunu gerçekleştirmesi ise yaratıcılık ve esinlenme terimleri üzerine yazılıp söylenecek daha çok sözün olduğunu göstermekte.

Yazan: Gökay GELGEC – Yojimbooo

james-bond- 007

Yeşilçam’da 007

One thought on “Yeşilçam’da 007 Yansımaları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir