Bundan 3 yıl kadar evvel Cem Yılmaz‘ın gişede çok başarılı olmayan Ali Baba ve 7 Cüceler filmi üzerinden bazı eleştiriler yapılmıştı. Cem Yılmaz’ın artık popüler olmadığı ve gişede büyük düşüşte olduğunu bunun karşılığında Recep İvedik‘in dimdik ayakta durduğu ve hala 5 milyon gişe yaptığından bahseden isimlere sosyal medya üzerinden epey cevap vermiştim.
Senaryosundaki bazı eksikliklere rağmen fantastik sinema ve absürd komedi yönünden Ali Baba ve 7 Cüceler filmini sevmiştim. Belki en iyi filmi değildi ama ilginç tiplemeleri ve kaliteli çekimler ile oldukça farklı bir yapım olduğunu düşünüyorum. Ancak Türkiye’de iyi bir gişe yapmamasını da anlarım. Cem Yılmaz‘ın kazandığını sinemaya yatırması ve kaliteden ödün vermemesini hep destekledim. Hatta ölçüsünde pozitif ayrımcılık da yaptığımı söyleyebilirim. Çünkü Cem Yılmaz‘ın Recep İvedik ve benzeri komedi filmleri karşısında kaliteyi temsil ettiğini düşünüyorum.
Kara komik filmlerden beklentim de oldukça fazla bu arada ve onlarında linç edilmesinden çekiniyorum…
Türkiye’nin en fazla izlenen filmini yapmadığı için değersiz görülmesi de bence haksızlıktır. Bazen kendisini tekrar etse de (bunda bir sorun yok zaten) özellikle görsel yönden farklı olduğunu düşünüyorum. Aslında bu tekrarların bir tarz yakalamak için gerekli olduğunu bile düşünebiliriz.
Ama sistem böyle işliyor bir tökezlemeye görün hemen üzerinize çullanmaya hazır bekliyorlar. Bunu en çok seyirci de yapıyor…
Öte yandan Cem Yılmaz‘ın bazen hedef kitlesinin farkına varmadığını veya ona verilecek desteği es geçtiğini düşünüyorum. Son dönem yapımcılar ile sinema salonları arasında yaşananlar, yeni yasanın çıkacak olması ve Mars Grubunun açık açık yeni Cem Yılmazlar çıkartabileceklerini açıklaması karşısında yine ister istemez Cem Yılmaz yanında bir pozisyon aldım. Buraya kadar her şey yerli yerinde gözüküyor.
Fakat tartışma geliştikçe, ortadaki kavganın içeriği netleşmeye başladığı zaman bu konuda bir taraf seçmemem gerektiğini düşünmeye başladım. Çünkü işin içinde yeni yasa, tehditler savuran bir yönetici, hassaslaşan yapımcılar ve kenara itildiğini düşünen bağımsız sinemacılar vardı. Bu süreçte bence ODTÜ‘den oldukça güzel bir teklif geldi:
“Tekelleşen salonlara alternatif olarak amfilerimizi açıp burada öğrencilerle birlikte filminizi gösterme/üzerine sohbet etme imkanı vermek isteriz. Var mısınız?“
Bana sorarsanız (kimse sormadı ya) Cem Yılmaz için müthiş bir öneriydi bu. Tabi bu bizim baktığımız açıdan dolayı böyle gözüküyor da olabilir. Belli bir kesim tarafından apolitik olmakla suçlanan ve para ile şımardığı ima edilen oyuncu için de farklı bir açılım olabilirdi. Zaten Cem Yılmaz’ın bu salonlardan elde edilecek gişeye ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Ayrıca kazandığını sinemaya harcayan bir sinemacı için kendi seyircisiyle bütünleşmek için bundan daha iyi bir fırsat olamaz.
Ancak Cem Yılmaz bu fırsatı tepmek üzere
Maalesef bu düşüncede olmama rağmen Cem Yılmaz Odtü’lü öğrencilerin çağrısına cevap vermemiş. Cem Yılmaz tarafını bilmiyorum ama diğer taraf tepki vermiş. ODTÜ Sinema Topluluğu‘nun açıklaması şöyle:
“ODTÜ Sinema Topluluğu olarak geçtiğimiz günlerde yayımladığımız yazı aracılığıyla sinema sektöründe son yıllarda ivme kazanan tekelleşmenin farkında ve karşısında olduğumuzu açıklamıştık.”
“Yine bu yazımızda, Mars Group’a karşı tavır alan ve filmini vizyona sokmayıp ‘gerekirse filmlerimi bedava bile gösteririm’ diyen Cem Yılmaz’a, söylediklerinde samimi ise amfilerimizi açıp birlikte paylaşımlar yapma teklifinde bulunduk. Ancak yanıt tam da beklediğimiz gibi geldi; yani gelmedi...”
Umarım bu açıklama sonrasında bu sefer de Cem Yılmaz ve ODTÜ Sinema Topluluğu arasında bir polemik yaşanmaz. Özellikle yanında olduğunu açıklayan gruba yönelik pozitif bir yaklaşım içerisinde olmasını beklediğimiz Cem Yılmaz’ın anfilerde de yeni filmlerini göstermeyi tercih etmesi halinde oldukça puan toplayacağını, bazı ön yargıları da kıracağını düşünüyorum. Ayrıca böyle bir tavır alırsa bu davranışının ilerleyen yıllarda unutulmayacak bir tavır haline geleceğini de düşünüyorum. Film izleme olayı gerçekten de film sadece AVM’lerde izlenirden kurtulmalıdır. Bu yeni açılımın hepimiz için hayırlara vesile olacak diye düşünüyorum…
Asıl sorunumuz tekelleşme, yapımcıların desteklenmemesi ve sinema salonu sayısına kadar karar veren sistem, bir mesaja fikir değiştiren ve bilinçsiz seyirci…