Ekrem Gökkaya‘nın Yeşilçam anılarını kitap haline getirdiğinden bahsetmiştik. Ekrem Gökkaya kitabın son rütuşlarını yapıyor. Bizlerle kitabında yer verdiği Kartal Tibet ve Kemal Sunal ile bir anısını paylaştı. Noktasına virgülüne dokunmadan biz de yer veriyoruz.
Size Kartal Tibet‘in rejisörlüğünü yaptığı ve benim şu anda bu satırları yazdığım ve yaşadığım Bartın’da çektiğimiz UYANIK GAZETECİ adlı filmden bahsedeceğim .
Çok sağlam bir konusu var ve Romanya ile Bulgaristan hudutları arasında gerçek yaşanmış bir olaydan alınmış . Savaş sonrası hudutlar çizilirken unutulmuş, ne Bulgaristan ne Romanya ‘nın kendi hudutları içine yanlışlıkla almadığı, birbirine yakın , ortasında ekilip biçilen bir mezrası, ırmağı olan bir köy ve köylülerin hikayesi . İki köy yedikleri içtikleri her besini başta buğday olmak üzere buradan temin ediyorlar ama çıkar mevzuu bahis olunca tarla için iki köy arasında dövüşler başlıyor, başlarında da devlet yok, yalnız kalmışlar.
Bir süre sonra iki köyün yaşlıları bir araya gelip kavgaları bitirecek bir çare arıyorlar . Köylünün tüm gençleri genelde güreş sporuyla uğraşmaktadırlar . Tarihimizde de çok ünlü pehlivanların o yörelerden çıktığı bilinir . Neyse , yaşlıklar bir karar alıyorlar, her iki köyün baş pehlivanları güreşecek , kim yenerse tarlayı o ekip biçecek . İlk hasatı o köyün olacak , yani kavganın galibi yerine köyün pehlivanın kazananı. Bütün dünya milletleri konuya ilgi göstermeye başlıyor .( yani savaşla askerle sorunları çözmek yerine sporla halletmek …….)
Fakat o devirde sansürden çıkması çok zor bir mesele . Askerliğin, savaşların olmadığı bir şekilde de işlerin hallolabileceği düşüncesi ( hayali bir şey olsada ) çok zor. Askere karşı , askerliğe karşı gelmek gibi algılanacağından çekinilerek senaryoda idealinden uzaklaştırılarak ku – şa çevrildi . Kemal Sunal’ın rol icabı güreşmesi gerekirken ben güreşmem diye dayatınca film tatsızlaştı , yabancı devlet başkanları filan güreşti .
Hikayenin özü bozulunca büyük eser, çok büyük prodüksiyon heba oldu ve Kemal Sunal‘ın sıradan bir filmi olmaktan ileri gidemedi . Hiç birşey anlamadıklarını söyleyen seyirciyle karşılaştım. Hakikaten çok emek verdiğim bu film için üzülmüştüm . Filmin yapımında en az 10.000 kişi lazım. İki köy, kalabalığı büyük bir mezra ve birçok mekan.
Rejisör Kartal Tibet ile bu filmin Bartın köylerinde , mezralarında çekileceğine karar verdik. Kalabalık bir kadro ile Bartın ‘ a gittik . O zamanlar Bartın ‘da çok sevilen , sözünün eri bir belediye başkanı vardı: Rahmetli Davut Fırıncıoğlu. UYANIK GAZETECİ filminde başta belediye binası olmak üzere belediyenin tüm imkanlarını emrimize verdi. 5000 kişiyi hoperlörlerle topladı , bilâhare mezralara taşıdı , götürdü – getirdi . Her mekanı açtırdı , ne lazımsa yaptı .Def’aten ziyaretler verdi . Hatta mahalli gazetelerde de , reis Bartın ‘ ın işlerini bıraktı filmcilerin peşlerinde koşturuyor diye yazılar yazıldı .
Kartal Tibet ve Kemal Sunal reisle can ciğer oldular saygı ve sevgiyle … Filmin son iş günü reis Kemal Sunal‘ın ve Kartal Tibet‘in onuruna yine ziyafet verecek , ikisi de ayıp ettiniz başkanım akşam yanınızdayız diye söz vermişler . Bahsettiğim Bartın ‘ da Gecen Köyü mezrasında 10.000 kişinin, yabancı devlet başkanlarının toplandığı güreş sahnelerinin çekiminin son günü . İş bitince ziyafete gidip sonra da belediye reisine veda edip , ekip tamamen İstanbul’a dönecek . İş bitti, bir baktık Kemal Sunal ile Kartal Tibet sabah işe gelirken tüm eşyalarını otelden alıp arabalarına yerleştirmişler, son çekim sahnesi de bitince söz verdikleri halde filmin var olmasındaki bütün imkanları sağlayan rahmetli belediye reisi Davut Fırıncıoğlu ile vedalaşmadan gitmişler.
Kemal Sunal güya Vefa Lisesinde okumuş , feyz almış , ama okulun ismi olan vefayı unutmuş giib geldi bize. Yine Kemal Sunal‘a ait , Kartal Tibet‘in ağzından dinlediğim bu hikaye benzeri bir olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Kemal ‘ in askerlik meselesi Ankara ‘ da Ordu Evinde , yurdun her taraftaki garnizonlarında gösteri yapan eğlence birliğinde askerliğini yapıp ve oradan tezkere aldığı malum. Tüm müzisyen ve sanatçı askerler o eğlence birliğine alınır , genellikle de Ankara Orduevi salonunda her gece program yaparlardı .
Bu birliğin komutanı da Albay rutbesinde bir subay, Kemal Sunal’ı da sevdiğinden epey kollamış v.s v.s Askerlik bitiyor , 3-5 ay sonra Albay İstanbul ‘ a geliyor ve gelmişken de Kemal Sunal‘ı bir göreyim diyor fakat ancak Kartal Tibet‘e ulaşabiliyor . Kartal komutanı gayet güzel karşılıyor ve Kemal’in evine gidiyorlar, kapıyı çalıyorlar , Kemal kapıyı açıyor , Kartal Tibet ile komutanı görünce, özür dilerim benim askerliğim bitmiştir deyip kapıyı yüzlerine kapatıyor.
Dedim ya Vefa hep İstanbul ‘da bir okulun ve de bir semtin adı olarak kalmıştır. Çok yücelttiğiniz starların böyle kaprisleri de vardı . Onlar da insandı. İnternet aracılığıyla tanıdığım onbinlerce Yeşilçamseverlerin hepsinde adam gibi adamlık var . İstanbul’da semt adı olan Vefanın onların kalplerinde dolu olduğunu , hayretle ve ibretle görüyor , yaşları ne olursa olsun en küçüğünden en büyüğüne saygı duyuyorum . Yeşilçam ‘ a duyduğum sevginin aynısını onlara da duyuyor ve onlarla yaşıyorum . Hayat iksiri gibi !!!!
Ekrem Gökkaya 2014
vay be kemal sunal ile ilgili yazılarınızı hayretle okudum biranda soğuk suya düştüm adeta
Yazı bize ait değil… Yazıyı facebookta prodüksiyon amiri/oyuncu Ekrem Gökkaya yazmış biz de arşivde bulunsun diye ekledik… Yazı içerisinde Kemal Sunal ile ilgili bütün ifadeler Ekrem Gökkaya’nındır. Site olarak Kemal Sunal filmlerini seviyoruz ve onun oyunculuğunu takdir ediyoruz ancak Yeşilçam tarihi açısından her türlü bilgiye de yer vermeye çalışıyoruz… Kemal Sunal’ın ilginç bir röportajı da var okumanızı tavsiye ederiz: http://sinematikyesilcam.com/2014/07/sinematik-soylesi-1985-tarihli-yener-susoyun-kemal-sunal-roportaji/
Kemal Sunal röportajı için teşekkürler.