Yaşlı Gözler (1967) Güldüren Yönetmenin Ağlatan Filmi

Yaşlı Gözler Afiş Ertem Eğilmez'in ağlama garantili dram filmi Yaşlı Gözler (1967)

Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Sadık Şendil (D. Nichols’dan Uyarlama)
G. Yönetmeni: Krtion İlyadis
Yapım: Arzu Film / Nahit Ataman

Reji Asistanları: Sonay Kanat, Gürcan Ateş Kamera Asistanı: Abdullah Gülek, Aytekin Çakmakçı Prodüksiyon Amiri: Vecdi Benderli Işık Direktörü: Hüseyin Özşahin Sesleri Alan: Yorgo İlyadis, İlia İliadis Set Ekibi: Yılmaz Kanat, Sonat Kanat, Gürcan Ateş Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya Montaj ve Senkron: Diamandi Filmeridis Laboratuar: Hilmi Başcan Afiş Tasarım: Kemal Borteçin

Oyuncular: Yıldız Kenter, Cüneyt Gökçer, Önder Somer, Münir Özkul, Nedret Güvenç, Suphi Tekniker, Tolga Tigin, Mualla Fırat, Funda Postacı, Senih Orkan, Talat Gözbak, Rıza Tüzün, Kayhan Yıldızoğlu, Faik Coşkun, Hakkı Haktan, Zafer Önen, Zeki Sezer

Hepinize selamlar kıymetli okurlarımız. Bu hafta Film İncelemeleri köşemizde yine 60’lara ışınlanıyoruz. Siyah beyaz dönemden, vizyona çıktığında kadri kıymeti bilinmemiş dram filmi Yaşlı Gözler‘i seçtim sizler için. Her zaman olduğu gibi filmin YouTube linkini yazımıza iliştireyim.

https://www.youtube.com/watch?v=KkgvPZeEEs

Bu dokunaklı aile filmini bilhassa ailenizle beraber izlemenizi tavsiye ediyorum. Sürpriz bozmadan, çok fazla detaya girmeden kısaca filmden bahsedeyim sonra da yönetmen Ertem Eğilmez‘in filmle ilgili görüşlerine yer vererek bitireyim.

Yaşlı Gözler

Ertem Eğilmez'in ağlama garantili dram filmi Yaşlı Gözler (1967)
Filmden Sahneler – 1

Çocuklarını evlendirebilmek için geçim sıkıntısı yaşayan ve evlerini ipotek ettirmek zorunda kalan Ferit Bey (Cüneyt Gökçer) ve Ümran Hanım (Yıldız Kenter) artık evlerini kaybetmek üzeredirler. Bunun üzerine her biri ayrı şehirlerde yaşayan çocukları Faruk (Önder Somer), Leyla (Nedret Güvenç), Erol (Suphi Tekniker), Handan (Mualla Fırat) ve Nejla‘yı (Tolga Tigin) bir araya toplayarak onlardan yardım isterler. Ferit Bey Edirne’ye kızı Handan’ın yanına, Ümran Hanım İstanbul’a oğlu Faruk’un yanına yerleşmek zorunda kalır. Her iki kardeş de evli ve çocukludurlar. Bunca yıldan sonra ilk kez ayrı düşerler. Evlatların umursamaz tavırları ayrılık acılarına tuz biber olur.

Yeni hayata adapte zorluğu, kuşak çatışmaları ve yalnızlık hissiyatı derken gözler yaşlı, gönüller kırıktır. Yaşlı çift için tek teselli birbirlerine yolladıkları mektuplardır. Tekrar kavuşabilmek hayaliyle katlanırlar zor günlere. Handan ve Faruk’un hayatlarına yük olan talihsiz anne baba için karar verilir: Ferit Bey havası daha iyi olduğu gerekçesiyle kızı Ayten‘in yanına Mersin‘e, Ümran Hanım ise akranlarıyla arkadaşlık edip yalnızlık çekmemesi için Darülaceze‘ye yollanmak ister. Durumu fark eden kadın, Faruk’a barınma evine yerleşmek istediğini söyler. Kocasından gizleyecektir gerçeği. Ümran Hanım’ın artık tek bir amacı vardır; Ferit Bey’i Mersin yolculuğu öncesi son bir defa görebilmek.

Nihayet kavuşur büyük aşıklar. Moda İskelesi‘nde, Emirgan Korusu‘nda el ele gezip, balayını geçirdikleri Tarabya Oteli‘nde dans ederler geçmişi yad ederek. Derken trenin kalkış vakti gelmiştir. Yaşlı gözlerle şu cümleler dökülür son kez dudaklardan.

” – Ümran, eğer bir daha seni göremezsem şunu bilmeni isterim ki seninle çok mesut oldum.”

” – Eğer ben de seni bir süre için göremezsem sende bil ki kırk yılımızın her dakikası birbirinden güzeldi. Dünyada senden başka hiç kimsenin karısı olmak istemezdim Ferit. Seninle her zaman iftihar ettim.”

” – Ben de öyle.”

Tren hareket eder. Ümran Hanım, Haydarpaşa Garı‘nın boş peronunda bir hayalet gibi bir başına yürürken bu dokunaklı film nihayete erer.

Söz Ertem Eğilmez’de

Ertem Eğilmez'in ağlama garantili dram filmi Yaşlı Gözler (1967)
Filmden Sahneler -2

Gerek Kenter – Gökçer ikilisinin oyunculukları gerek Eğilmez’in rejisi muhteşem bu filmde. Dokunaklı senaryo bir ilmek gibi işlenirken filmin ismiyle müsemma gözlerimizden yaşlar süzülüverir usul usul. Hele bir kitapçı sahnesi vardır ki, unutulmazdır, filmi başlı başına izleme sebebidir.

Gözlüğü kırıldığı için Ümran Hanım’dan gelen mektubu okuyamayan Ferit Bey, arkadaşı kitapçı Rıza Bey‘i (Münir Özkul) ziyaret edip yardım ister. Mektubu okumaya başlayan Rıza Bey, yürek paralayan satırları ağlamaktan tamamlayamaz. Yarenlik ettiği adam dükkanı terk ettikten sonra dükkanın içinden bir merdivene tırmanarak üst kata seğirtir ve karısına seslenir bir kaç kez. Karısı cevap verir ”Ne istiyorsun” diye. ”Hiç, sadece sesini duymak istedim” der sesi titreyerek. Karısı ”Delirdin mi sen” diye yineler.

Yeter ki bir ses olsun da insan sevdiğinin sesine hasret kalmasın. Aile ve sevgi kavramlarının önemini kitapçının karısının yüzünü dahi göstermeden tek bir planla anlatır seyirciye usta yönetmen. İşte bu muhteşem sinematografi adeta dersliktir. Sinemayı sanat yapan yönetmenlerden Ertem Eğilmez’e şapka çıkarıyorum.

26 Şubat 1968‘de vizyona giren film şaşırtıcı bir şekilde başarılı olamaz ve gişede iş yapmaz. Bu durum Eğilmez’in içine dert olur. Kendisini kıyasıya eleştiren yönetmen bize özgü bir uyarlama çıkaramadığına üzülür ve özeleştiri yapar. Üstelik içine sinmeyen filmine karşı acımasızdır da. Çekimden yedi sene sonra verdiği röportajdan aktararak noktayı koyalım:

-“Yaşlı Gözler” maalesef çok kötü bir deneme, başarısız bir film oldu. Amerikalı Dudley Nichols’un bir konusundan yapılan bir sahne oyununun uyarlamasıydı. Bir aile filmi yapmaya karar vermiştim. Senaryoyu Amerika’dan getirttik, elimize çok geç geldi, vaktimiz azdı, adaptasyon fikrimiz de gelişmiş değildi; korkudan adamların kurduğu dramatik yapısı sağlam hikâyeyi olduğu gibi uyguladık. Sadece George’u Ahmet, Margaret’i Ayşe yaptık. Senaryosu hiçbirimize ait değildi tabii. Vaktimiz olsaydı belki o kadar Amerikan kokmayacaktı. İkinci başarısızlığımız da şu oldu. Yıldız (Kenter) Hanımla, Cüneyt (Gökçer) Bey karı-koca oynayacaklardı. Bir de baktım ki Yıldız Hanım 75-80 yaşlarında alaturka kılıklı ama İngiliz kokan yaşlı ve fakir bir hanım. Cüneyt Bey ise Alan Bismark bıyıkları ve yakışıklı paltosuyla sırım gibi, anne-oğul olmuşlar âdeta. Cüneyt Bey’in inatçı olduğunu işitmiştim sağdan soldan. Yıldız Hanım gençleşti sonunda ve senaryonun Amerikan kokması yetmiyormuş gibi Cüneyt Bey’in Alman kokması ve soğukluğu da bulaştı filme ve buz gibi bir film yaptık. Çok güzel bir hikâyeydi. İhtiyarlık sorunu, çocukların anne-baba’ya ihaneti, miras meseleleri, ihtiyarların kendi kendilerine ihaneti vb.. Gönlüm isterdi ki bunlardan bize özgü, kendimize has bir uyarlama çıkarayım. Dünyanın en güzel yapılabilecek filmlerinden birini de öylece ziyan ettik.*

Cüneyt Gökçer ve Yıldız Kanter
Savrulan Yapraklar: Ferit ve Ümran

*Yedinci Sanat Dergisi, Sayı 12, 1974

Yaşlı Gözler – Sinematik Yeşilçam İçin Hazırlayan Sabahattin Bilgiç – Aralık 2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir