Metin ERKSAN – Müthiş Bir Tren (1973)

Muthis_Bir_Tren_Sinematik00

Yağmur damlalarının yıkadığı bir pencerenin ardında nargilelerini içen iki yaşlı adamın konuşması ile açılan film ilk sahnesiyle simge ve göndermelere başlıyor. Su damlaları kadar akıcı giden zaman, ana karakterin başından geçeni anlatmaya başlamasıyla gerçek ve hayal arasında tamamen insan beyni ve ruhu arasında kalmış kadar ince bir çizginin Erksanın elinde her iki yöne doğru çekilişine şahit ediyor.

Hiçbir yaşam belirtisi olmayan insanların sadece oldukları yerde dona kaldığı bir istasyonda bekleyen trenle karşılaşan tek canlı olan anlatıcımız gençlik haliyle gözüküyor. Dakikalar geçtikçe anlatılanların bir hayalden öte hayatlarımızın üzerindeki zaman mülkiyeti olduğunu kavrıyoruz. Gerilim akıcı ve rahatsız edici şekilde benliğimizi ele geçiriyor.

Evliliğinden, en yakın arkadaşına, okuldaki müzik öğretmeninden babaya şeklinde gençlik ve çocukluğa doğru bir sıralama başlıyor. Hayatımızda insan olduğumuzun bilincine varmamızı sağlayan simgeleri en sondan başa doğru izlemiş oluyoruz.

Kahramanımızın cansız olarak gördüğü insanlar arasında hayat belirtilerine tanık olduğu karakterler bunlar. Gerçek hayatta ise kaybetmiş olduğu insanlar ve yolculuk trenin hareket etmesiyle sona eriyor.

Geriye kalan tek cümle filmi başlı başına özel kılmaya yetiyor,

“Tren gittikten sonra yağmur yağdı mı?”

Muthis_Bir_Tren_Sinematik03

Erksan ve Edebiyat:

Kendimi bildim bileli edebiyat uyarlamaları üzerine yapılmış, ukala tavırlı acımasız eleştirilere rağbet etmedim. Genellikle “romanı okuduğum için fazla bir beklenti içerisine girmeden filmi izlemeye koyuldum” tarzında başlayan bu tip eleştirileri ilk cümlesinden itibaren okumamayı ve sözkonusu filmi kendi bakış açımdan sinematik kalıplar içerisinde ele almayı tercih ediyorum.

Edebiyatın resimlerle kurulduğu bir sanat dalında, yazılı kaynağında sayfalarca nakış gibi özenle işlenmiş karakterlerin görüntülerle aklımıza kazınmasını sağlayabilmek başlı başına bir hünerdir. Bu sebepten romanların doğal bir senaryo oluşu ve bu senaryoya dokunan yönetmen elinin ondan bambaşka bir eser meydana getireceğini bilmek, başlangıç noktası olmalı.

Metin Erksan gerek yazarlar, gerek eleştirmenler, gereksede entellektüel cephede kendilerini bir kalenin duvarları ardına atmış insanlara karşı inadına bir yerli auteur sinemanın lokomotifiydi. “Artistlik yapma” tavrının sanat anlayışını oluşturduğu bir toplumda böylesine direnç gerektiren bir mücadeleyi çeyrek asırdan fazla bir dönem kamera arkasında aktif olarak sürdürdü. Bu dirayetinden ötürü genellikle Mülkiyet ve Sevgi temelinde şekillenen senaryolarından karelere dökülmüş o filmlerin en az bir tanesi bile insanın hayatında bir iz bırakabilecek güce sahip.

Muthis_Bir_Tren_Sinematik01

Bir Zamanlar TRT:

Müthiş Bir Tren’in hikayesi TRT için İsmail Cem tarafından Metin Erksan’a sipariş edilen toplu edebiyat uyarlamaları ile başlamakta. Erksan’ın TRT için hazırladığı Türk Edebiyatı uyarlamaları seri filmlerinden ilki. (Serinin diğer çalışmaları Geçmiş Zaman Elbiseleri, Bir İntihar ve Sazlık ile devam etmektedir)

Sansür kurulunun fırtına gibi estiği bir dönemde gerçekten ilerici atılımlar yapabilmek amacıyla önemli işlere imza atılan 1974 yılını dikkatle incelemek gerekiyor. Yasaklı addedilen sanatçıların ekranda gözükebildiği, bugün Yeşilçam Müzikleri olarak andığımız TRT Ara Müzikleri parçalarının arka planı süslediği, medya ile kendini özdeşleştiren bir toplumu o dönemin amiral gemisi olarak doğru noktalara yönlendirebilecek kadar önemli atılımların yapıldığı bir dönem…

Öykü, Sait Faik Abasıyanık ismiyle tanınmasına karşı kendisininde bizzat belirtmiş olduğu şekilde bir uyarlama. Kaynağının Fransız edebiyatı olabileceğiyle ilgili çeşitli görüşler hakim ve 1980‘li yılların hemen hemen sonuna kadar gücünü korumuş Fransız kültürünüde gözönünde bulundurursak yanlış bir tanımlama değil

Sansür Kurulunun filmde komunizm propagandası yapıldığı ve bunu desteklemek için kanıt olarak öne sürdüğü Kızıltoprak istasyonunun kullanılarak Kızıl göndermesi yapıldığı gibi saçmalıkları ile bugün Adile Naşit‘in hamam sahnelerini sansürleyen anlayış arasında büyük bir fark bulunmuyor. Toplumun yargılaması gereken sanat ürünlerinin bir ön merci denetiminden geçirilip topluma o şekilde sunulmaya çalışması kendi zamanında kabul edilebilir gibi yutturulmaya çalışılsada ileride sadece gülünç olarak anılabilecek işler olacaktır.

MÜTHİŞ BİR TREN

One thought on “Metin ERKSAN – Müthiş Bir Tren (1973)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir