Bilinmeyenleriyle Tatar Ramazan (1990)

Fenomen haline gelen Tatar Ramazan filmi üzerine bugüne kadar çok konuşuldu. İnternette küçük bir gezinti yapıldığında anlaşılıyor ki atıp tutan çok olmuş. Yalan yanlış bilgiler ve buna inanan sayısı oldukça fazla. Doğru bilinen yanlışları düzeltme adına bir filmin bunca zamandır yanlış anlaşılması üzerine sanırım konuşmanın vakti geldi. Söz uçar yazı kalır. Umarım bu yazı da film üzerine yalan yanlış konuşanların sesini keser.

Tatar Ramazan ilk olarak 9 hikayeden oluşan bir kitapla insanların huzuruna çıktı. 1969 yılında Kerim Korcan tarafından yazılan bu eser önceleri filme alınmak istense de 1990 senesine kadar sadece lafta kaldı.

Tatar Ramazan fırtına kemal
Yeşilçam’da garip isimli filmler modası – Tatar Ramazan

Tesadüfen karşılaştığım 1972 senesine ait bir haber küpüründe Tamer Yiğit’in başrolde oynadığı bir filmin adı “Tatar Ramazan” diye geçmektedir. Filmin çekimleri esnasında tanıtım amaçlı yapılan bu haberde başlık : Yeşilçam’da garip isimli filmler modası – Tatar Ramazan şeklindedir fakat filmin esasında “Fırtına Kemal” olduğu anlaşılmaktadır.

Zaman zaman Tatar Ramazan’a sinemacılar el atmaya çalışsa da asıl en ciddi eylemi 1976 senesinde İstanbul Şehir Tiyatroları (Dârülbedâyi ya da asıl adıyla Dârü’l-bedâyi-i Osmânî) 1 sezon olmak üzere sahneye koyar. Yönetmenliğini Türker Tekin’in yaptığı; kadroda ise Metin Çekmez, Dinçer Çekmez, Erhan Yazıcıoğlu, Savaş Dinçel gibi isimlerin yer aldığı bir tiyatro oyunu olarak sahnelenir.

1980’lerin sonuna gelindiğinde Melih Gülgen Tatar Ramazan’ı sinema filmi yapmaya karar verir. Kerim Korcan’ı ikna etmek kolay değildir ama Melih Gülgen kafasına koyduğunu muhakkak yapan bir mizaca sahip olduğu için de eser hakkını aldıktan sonra senaryo çalışmalarına Safa Önal ile başlar. Kitapta her ne kadar Tatar Ramazan karakteri sarışın mavi gözlü olarak tasvir edilse de Kadir İnanır bu role en uygun isimdir. Karşısında oynayacak kadın oyuncu için genç, sinemada ismi duyulmamış birisi tercih edilir. 1989 senesinde İzmir Fuarı’nda Venüs Güzeli; 1990 yılında ise Mankenler Kraliçesi seçilen Esin Moralıoğlu Zeynep rolü için uygun görülür.

Filmin çekimleri başlamadan önce eser sahibi Kerim Korcan 9 Kasım 1990 tarihinde 72 yaşında vefat eder. Maalesef filmi izlemek kendisine nasip olmayacaktır. Çekimler Adana, Tarsus ve Osmaniye’de gerçekleşir. 22 Kasım 1990 tarihinde motor denilir ve 23 günlük maraton başlar. İlk filmde mahkeme sonrası tekrar hapishaneye 2 asker eşliğinde fonda karlı dağların olduğu, peşinden gelen Zeynep’i de geri dönmesi için ikna ettiği sahneler ise dönüş yolunda çekilerek 17 Aralık 1990 tarihinde çekimler tamamlanır. 35 mm. Negatifle çekilen filmde yaklaşık olarak 6660 metre negatif harcanmıştır. Film, laboratuvar, kurgu, seslendirme, müzik işlemleri (Post Production) dahil olmak üzere 6 haftada tamamlanır.

Günümüz setlerinde olduğu gibi kalabalık ekip, karavanlar vs gibi şeyler yoktur. Gayet küçük bir ekiple (yaklaşık 15-20 kişilik) film çekilir. Sadece 1 Reji Asistanı vardır mesela. Şimdiki gibi Reji Koordinasyon, Devamlılık asistanı, Stajyer Asistan vs görmek mümkün değildir. Tatar Ramazan filminin ilk kısmında izlediğimiz Topal Necmi karakterini başarıyla canlandıran rahmetli Nejat Gürsoy aynı zamanda filmde Yardımcı Yönetmenlik yapmıştır. Daha sonra yerine Yeşim Tokat gelmiştir.

Tatar Ramazan kadir inanır melih gülgen

Gene ilk kısımda gördüğümüz Ramazan’ı yağmurlu bir gecede pusuya düşürüp silahı tutukluk yapınca Ramazan’ın fırlattığı hançer boğazına isabet edip ölen Hamdi rolündeki rahmetli Adnan Mersinli ise aynı zamanda filmin Prodüksiyon Amiridir. Filmde Sanat Yönetmeni gibi bir durum söz konusu değildir. Set Amiri Sonay Kanat ve set ekibi dekorları hazırlamış aynı zamanda Ramazan’ın sevdalısı Zeynep’in hapishane çatısından avluya atladığı sahnede Esin Moralıoğlu’nun dublörlüğünü yapmıştır.

Hatta filmin en başındaki hapishanede mahkumlardan birini oynadığını da görürüz. Gene set ekibinden Turgut Karasu Ramazan’ı hapishaneye getiren jandarmalardan birini oynamıştır. Filmde mahkum olarak gördüğümüz figürasyonun çoğu gerçek mahkumlardan oluşmaktadır.

Filme dair dolaşan yalan yanlış bilgilerden biri de ilk filmin çok tuttuğu o yüzden 2 sene sonra ikincisinin çekildiğine dairdir. Öyle bir şey olmamıştır. Film hiçbir zaman vizyona çıkmamıştır. 1987 senesi gibi Turgut Özal’ın yabancı film ithalatını serbest bırakmasıyla Türkiye’ye giriş yapan Warner Bros., UIP gibi firmalar yüzünden çoğu sinema yerli film oynatmak yerine Amerikan filmlerine yönelmesi sebebiyle Tatar Ramazan “gişede iş yapmaz” düşüncesi yüzünden hiçbir dağıtımcı ve sinema işletmesi tarafından oynatılmaz. Bütün bunlardan sebep Melih Gülgen bu film yüzünden iflas eder ve sinemaya küser.

Film kurgulandıktan sonra standart Türk Filmlerine göre oldukça uzun çıkmıştır. Yaklaşık 180 dakika. Melih Gülgen’in eski ustası rahmetli Memduh Ün kısaltmak için revize etmeye çalışır (o dönemde sinemada en fazla 80-110 dakika yapılırdı seans tutması için) 150 dakikanın altına indiremez.. Melih Gülgen tekrar kurgu masasına oturur ve yaklaşık 120 dakikalık bir sinema gösterim versiyonu çıkartır. Ama az önce belirttiğim gibi oynayacak sinema salonu bulamaz. Televizyon yayınında da hiçbir kanal o kadar uzun film yayınlamayacağı için (o dönemler) mecburiyetten dolayı 2 kısım haline getirilir. 1990’lı yıllarda diziler ortalama 45 dakika, televizyon filmleri ise 90 dakika olarak çekiliyordu. Fakat günümüzde daha çok reklam almak adına biraz da açgözlülükten kaynaklı olarak üretilen diziler ortalama 150-160 dakikayı bulması durumunu başka bir yazı konusu olarak daha önceden kaleme almıştım (buradan okuyabilirsiniz).

4-5 sene sonrasında televizyonda gösterilmeye başlayınca ancak o zaman Tatar Ramazan beğenildi ve bugünlere kadar geldi.

Tatar Ramazan hayata soldan bakan, sınıf çatışmasını anlatan bir film olmasına rağmen çoğu solcuyum diyen insanların aksine sağcı dediğimiz muhafazakar / milliyetçi görüşe sahip insanlar tarafından daha çok sahiplenilmiştir.

24 Haziran 2018 seçimleri için iktidar partisi hazırladığı propaganda videosunda “Biz Tatar Ramazan’dan adaleti öğrendik” diyerek özellikle Adalet vurgusu yapmıştır fakat filmi izlerken Ramazan’ın hapishane müdürüyle yaptığı bir konuşmada söylediği ‘Devlet adil olduğu sürece güçlüdür. Hükümet adamları kanun çerçevesinde kaldıkları zaman sözleri geçerlidir.‘ Sözünü anladığım kadarıyla atlamışlar. Ayrıca filmden kullanılan görüntü için herhangi bir izin alınmadığını ya da bununla ilgili herhangi bir telif ödemesi yapılmadığını da hatırlatmak isterim.

Tatar Ramazan adil olmayı, ekmeği bölüşmeyi, sınıf çatışmasını, sırtını devlete dayayıp yoksula zulüm yapanın karşısında durmayı anlatmak istese de günümüzde çoğu insan özellikle de gençler mevzunun sadece beline bıçak takıp etrafa caka satmayı marifet sanıyor. Bu durumda insanın aklına şu soru geliyor; film derdini anlatamadı mı? Ya da Türkiye’deki seyirci profilinin kapasitesi buna uygun değil miydi? Son yıllarda ziyadesiyle popüler olan yalan yanlış anlatılan tarihi dizileri evinde tencere kapağından kalkan yapmış, hediyelik eşya dükkanından alınan okla dizi izleyen seyirci profiline, Karl Marx, Friedrich Engels, Jean-Jacques Rousseau, Montesquieu vs gibi isimleri anlatmaktan mı başlamak gerekiyor önce bu filmi anlamaları için gerçekten bilemedim. Şahsen benim öyle bir sabrım yok buna gönüllü olmak isteyen varsa lütfen önden buyursun.

Tatar Ramazan’ın delikanlı adam, asan kesen birisi olarak algılanması belki de yıllardır Kadir İnanır imajının üzerinde kemikleşmiş olması da buna etken olabilir.

Tatar Ramazan film serisi aslına bakılırsa 2021 senesinde bile güncelliğini korumaktadır. Ekmek kuyrukları, halkın büyük kısmının yoksulluk çekmesi, ekonomik buhran, idarenin adamı olunca kendini herkesin üstünde gören ve insanlara zulmetmeyi kendine hak gören Meydancı Mustafa ya da Abdurrahman Çavuş gibi karakterlere (günümüzde daha çok Mafya diye adlandırabiliriz), Cıbıl gibi yancılık yapan kraldan çok kralcılık mantığında olan, Çiftelerli Reşit gibi yanar dönerler kime menfaati varsa onun da yanında bitenlere rastlamamız gayet de mümkündür.

Ahmet Kaya’nın kariyerinde ilk ve tek film müziği yapması açısından da baya önem arz etmektedir. Hatta bu film için para bile almamıştır. Yusuf Hayaloğlu’nun bestesi; (Tatar’ın eline saz alıp “Dağlarda kar olsaydım” şarkısını söylediği sahnede) çekimler bittikten sonra miksaj yapılırken kaydedilip yerleştirilmiştir.

Bu kadar yıldır herkesin repliklerini ezbere bildiği film şu ana kadar topu topu sadece iki ödül almıştır. Birincisi Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından verilmiş bir ödül, diğeri ise Hayati Hamzaoğlu’na canlandırdığı Abdurrahman Çavuş karakterinden dolayı 28. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü.

Tatar Ramazan film serisi maddi gelir olarak maalesef Melih Gülgen’e doğru düzgün bir katkı sağlamamıştır. Aksine Melih Gülgen’in kariyerindeki son sinema filmi olarak tarihte yerini almıştır. 2012 senesinde dizi versiyonunu yapmak ister ve tekrar Safa Önal ile uzun bir süre senaryo çalışması yapar. Kafasındaki proje tam olarak şöyleydi; ilk 3 bölümü kendisi yönetip daha sonraki her bölüm için sağlığı el veren hangi yönetmen varsa onlarla çalışmak arzusu içindeydi. Bir bölüm Yavuz Turgul, bir bölüm Yavuz Özkan, bir bölüm Şerif Gören, bir bölüm Ümit Efekan gibi bir liste bile hazırlamıştı. Ama başka bir yapımcı devreye girince (Melih Gülgen’e nezaketen bile sormadan) ortaya ilkokul müsameresinden hallice bir dizi çıkmıştır.

Gene o yıllarda bir şark kurnazı çıkıp Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurup “Ben bu oyunu bozarım” repliğinin patentini almak istemiştir. Buraya daha yazamayacağım birçok alçaklık, şerefsizlikle muhatap olmak durumunda kalan Melih Gülgen maalesef Tatar Ramazan yüzünden hiç mutlu olamamıştır.

Bugüne kadar Tatar Ramazan üzerinden Melih Gülgen haricinde birçok insan nemalanmıştır. Filme hiçbir katkısı olmayan, film hakkında hiçbir bilgisi ya da fikri olmayan bazı insanlar günümüzde bile film sayesinde para kazanmaktadır. İnancı gereği “domuz eti yemem” diyen; sıra fakirin, fukaranın, yetimin hakkını yemeye geldiğinde resmen dibini sıyıranlar da cabası!

Hülasa; insanların defalarca seyretmekten keyif aldığı, repliklerini ezbere bildiği bir filmin hem yanlış anlaşılmış olması hem de filmin sahibinin mutsuzluğuna hatta ömrünü adadığı sinemadan kopmasına sebep olmuş bir efsanenin yani Tatar Ramazan’ın bilinmeyen tarafları kısaca böyle…

Sinematik Yeşilçam için hazırlayan : Burak Gülgen – (Ocak 2021)

Burak Gülgen, zamanla efsane haline gelen Tatar Ramazan (1990) filmiyle ilgili bilinmeyenleri Sinematik Yeşilçam okurları için yazdı...


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir