Hepinize selamlar kıymetli okurlarımız. Yeni bir Yeşilçam Kadınlarına Şarkılar yazısıyla daha sizlerle birlikteyiz. Yazı dizimizin ilk üç bölümünde 60’lar ve 70’lerde yayınlanan 45’lik plaklar üzerinde yer alan – kıymetli aktrislerimiz için yazılan – şarkılara yer vermiştik.
Bu haftanın konuğu; şok edici intiharıyla genç yaşta aramızdan ayrılan Seher Şeniz. Esrarengiz ölümünden nerdeyse otuz yıla yakın bir süre geçse de günümüzde hala hatırlanıyor güzel yıldız. Geçen otuz yılda kendisini intihara götüren sebepler ve ölümünün ardındaki sis perdesi hala aralanamadı. Bu zamansız ölüm onu bir efsane yapmasa da kendisinin hala hatırlanıyor olması sevenleri için bir teselli. Bu yazımızın konusu olan şarkı da yeni kuşakların Seher Şeniz’i tanıyıp keşfetmesine vesile olmuştu.
60’ların ortalarında derece aldığı güzellik yarışmalarıyla ismini duyuran genç Seher’in yolu Yeşilçam’a düşmüştü. Rol aldığı yardımcı oyuncu karakterlerinde sempatik ve sevimli tavırlarıyla dikkatleri çekmişti. Komedyen Celal Şahin‘in önerisiyle dans sahnesine adım atan ve yurt dışına açılarak Orta Doğu‘da isim yapan güzel yıldız, kesintili Yeşilçam kariyerinde dans yeteneklerini konuşturduğu ve güzel vücudunu cömertçe sergilediği sevişme sahneleriyle nefesleri kesmişti.
70’ler ve 80’ler boyunca aşklarıyla, geçirdiği buhranlarla, intihar girişimleriyle ve yurtdışı maceralarıyla ismi ve cismi sayfa sayfa neşredilmişti magazin basınında. Yeşilçam macerası hüsran olsa da o bildiği yoldan yani dans sahnesinden yürümeye devam etmişti. Seher Şeniz, şöhreti hiç istemese de bir magazin figürüne dönüşmüştü bile. İçinde bulunduğu piyasanın kurallarını reddetmiş, fazlasıyla dürüst ve hassas biriydi. Mutsuzluk, omuzlarında taşıdığı en büyük yüktü seneler boyunca.
Ilık bir bahar günü Feriköy Mezarlığı‘na defnedilirken kabri başında bir avuç seveni vardı. Aynı dönemlerde parlayan Feri Cansel ve Mine Mutlu‘nun erken kayıplarının ardından zincirin son halkası tamamlanmış, Yeşilçam’ın kadersiz trio’su öte dünyada buluşmuştu.
44 yıllık yaşamdan arta kalan intihar notu yürek paralayıcıydı:
”Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakın, küllerimi savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni bir beyaz bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar.”
2001 yılında Ankara’da kurulan maNga, dönemin trend akımı nu-metal’e gönül veren gençlerden oluşuyordu. 2002‘de katıldıkları ve ikincilik derecesi aldıkları Show TV prodüksiyonu Sing Your Song yarışmasında Kal Yanımda ile dikkatleri çekmişlerdi. O dönem ana akıma dahil olan Türkçe Rock rüzgarıyla yol alan gençler, grupla aynı isimli ilk albümde yer alan kendi besteleri ”Bir Kadın Çizeceksin” şarkısıyla / videosuyla patlayıp gençliğin fenomeni olmuşlardı (2004). Kendilerine ana akım yolu açan ve Sezen Aksu – Ajda Pekkan yorumlarıyla patlayan Duman – Mor ve Ötesi gibi grupların patlamasından daha farklı anlamlar taşıyan çok özel bir durumdu. Büyük kitleleri kendi şarkısıyla yakalamıştı genç grup. Üretimlerine 2009 yılı dahil çıkardıkları üç albümle devam edip, memleket sathında verdikleri yüzlerce konserle yollarına doludizgin devam etmişlerdi.
2010 yılında Oslo‘da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’ndan We Could Be The Same ile ikincilikle dönen ekip, kariyer zirvesini yaşıyordu. Yarışma sonrası Avrupa pazarı için piyasaya sürülen teklinin ardından konserlere devam eden mAnga, yerli piyasaya için mevcut şarkılarının akustik yorumlarını içeren e-akustik albümünü yayınlamıştı (2012).
Söz: Ferman Akgül, Müzik: Yağmur Sarıgül – Ferman Akgül, Düzenleme: Yağmur Sarıgül, Yorumlayan: maNga – Eriyorum Nihayete (Işıkları Söndürseler Bile – CD – Poll Production) – 2014
Beş yıl aradan sonra yayınlanan yeni albüm Işıkları Söndürseler Bile (2014) yeni şirketleri Poll Production etiketiyle yayınlanmıştı. Bu albümde yer alan sondan bir önceki şarkı ”Eriyorum Nihayete” solist Ferman Akgül tarafından Seher Şeniz’in intihar notundan alınan ilhamla kaleme alınmıştı. Şarkının müziğini Eurovision döneminde yaptıkları fakat resmi olarak yayınlamadıkları, sadece konserlerde çaldıkları ”Al we need is everyone” isimli şarkılarından ödünç almışlardı.
Ferman Akgül’ün yazdığı duygusal sözler gayet uyumlu bir şekilde müziğin üzerine yedirilmişti :
En yalandan gülümsememle / Yasaklı bir kahraman yarattım / Siyah beyazdım sonra renklere boyandım
Daha on beş yaşında anladım / Kimlerin ne mal olduğunu / Ben onlar gibi aynalardan kaçmadım
Öldüğümü kimseler bilmesin / Yak peruklarımı külleri essin / Başka bir alemde gökkuşağı bilinsin
Kim oldum ki sana mahkum şu ömrümde / Hiç yoktum sırf sen ol diye / Son buldum eriyorum nihayete / Boynum dik sen hiç üzülme
Gruptan Ferman Akgül ve Özgür Can Öney, albüm çıktıktan sonra katıldıkları bir radyo programında* şarkının yazılış hikayesini ve Seher Şeniz’den aldıkları ilhamı bakın nasıl anlatmışlardı dinleyicilere !
– … Beni albümde etkileyen en çok etkileyen Eriyorum Nihayete oldu. Neden Seher Şeniz’in mektubundan alıntılar yapıldı?
Ferman : İlk defa bir köşe yazısında görmüştüm Seher Şeniz’in veda mektubunu. Sözcükleri çok etkilemişti beni. Bu bir şarkı olmalı diye hep içimden geçiriyordum. Şarkının melodileri, enstrümantal yapısı netleşince sözleri üzerine oturtmaya başladım. Eriyorum Nihayete çıktı ortaya.
– Beni en çok etkileyen cümle; ”Beni bir beyaz bornoza sarın, her tarafımı kapatın…” Gerçekten ağlayacağım. Değişik bir ruh hali. Albümü açtım, Seher Şeniz’in intihar mektubundan alıntılar olduğunu görünce dedim ki ”Bunu yapan bir Türk sanatçısı var, bir grup var.”
Özgür : Çok güzel bir nokta aslında. Bir de Seher Şeniz o dönemde ”kadersiz trio” diye geçiyor, iki aktris daha var, acayip bir dönem Türk Sineması için. Bir de, Seher Şeniz’in biyografisine baktığınızda Yılmaz Güney’le filmi de var. Sonra dans işleri, dansözlük, yurt dışında belli bir süre geçiriyor ve aslında farklı bir insan. Farklılığı Kosinski’nin Boyalı Kuş’u gibi, toplumda kendine yer bulamıyor ve bir süre sonra sona gidiyor. Orada aslında ne kadar umutsuzluk ve boş vermişlik olsa da belli bir tavır da var. Yumruğunu da sıkıyor, ”ben böyle istiyorum” diyor, aslında o da çok güçlü bir ifade tarzı. Tabi her şeye rağmen mücadele etmek ve hayata devam etmek bizim en büyük gayemiz olmalı diye düşünüyoruz ama insanların ne yaşadığını, hangi ruhsal durum içinde bulunduğunu bilemiyorsunuz. Bizi çok etkiledi. Ferman o şekilde sözleri yazıp getirdiği zaman hepimizin çok hoşuna gitti, müzik yapısıyla da çok güzel örtüştü. O yüzden en sevdiğim şarkılarımızdan biri oldu.
Dinleyelim öyleyse :
Yakın dönemde yapılmış bu güzel şarkıyla yazı dizimizi şimdilik sonlandırıyoruz. Yeşilçam Kadınları’nın kaşına gözüne yazılan şarkılar ya da sinemadan sahneye geçen yıldızlarımızla çalışan bestecilerin aldıkları ilhamla yaptıkları şarkılar vs… derken örnekleri çoğaltmak mümkün.
Onlar da bir başka yazı dizisinin konusu olsun. Yer vermediğimiz Yeşilçam Kadınları’nın haricindeki diğer isimlere de ilerleyen zamanda bir seri halinde tekrar yer veririz.
Sizlerle, dört hafta boyunca beraber olduk. Umarım bu deneyimin tadını çıkarabilmişsinizdir.
Musikişinas köşemizi klasik temennimizle bitirelim. Müzikle, sinemayla ve Sinematik Yeşilçam‘la kalın, hoşça kalın !
* Duygu Özkan‘ın Süper FM‘de 25 Kasım 2014‘de yayınlanan radyo programından.
Sinematik Yeşilçam için Hazırlayan : Sabahattin Bilgiç – Nisan – 2021