İnsanları Seveceksin : Oğul Jöntürk, Baba Remzi Jöntürk’ü anlatıyor

insanlari_seveceksin_banner

2009 Ocağında yazıma şu satırlarla başlamıştım… İnternetin insanlar arasındaki mesafeleri kısalttığına gün geçtikte şahit olmaktayız. İstenilen herhangi bir bilginin sonsuz bir kütüphane içerisinde kolayca ulaşılabilirliğinde geçmiş bir yüzyılla milenyum’un ilk 10 senesi dolmadan katedilen bu büyük mesafenin insanlar üzerine pozitif veya negatif etkilerinin neler olabileceğine dair tahminleri şimdiden yapabilmek gerçekten güç.

Kimi zaman ise oldukça hoş tesadüflerle bize ulaşan sürpriz konuklarla Yeşilçam ve Alternatif Türk Sineması Kültürü üzerine çalışmalarımızın sağlam temellere dayanması ilkesi güçleniyor.

İnternetin sağladığı olanaklarla okyanusun diğer ucunda yaşamını devam ettirmekte olan oğul Jöntürk’ün hatıralarından Yeşilçam’ın en renkli kişiliğe sahip yönetmenlerinden Remzi Jöntürk‘ün şahsına özgü kimi zaman saykodelik, kimi zaman postmodern, kimi zaman ise dışa vurumcu açılımlarını sizlerle paylaşma imkanı bulabiliyoruz.

remzi_jonturk_sinematik

REMZİ JÖNTÜRK

“Öncelikle belirtmek isterim ki ben sinema sektorunde degilim, 1980’li yıllarda lise eğitimimin ardından Türkiye’den taşındım. Öncesinde tabiatıyla babam ile epey film seti eskittim, küçüklüğümde beni setlerde çocuk rollerine çıkartırdı. Malkoçoğlu Kara Korsan filmi ilk kez kamera karşısına geçtiğim filmdir.”

“Babam, Elia Kazan, Vittoria de Sica gibi yönetmenleri beğenirdi. “Rıhtımlar Üzerinde – On the Waterfront” gibi 50’lerin ve 60’ların hafif sosyal filmlerinden epey etkilenmiştir. Ayrıca İtalyan kovboy filimlerinden ve özellikle Sergio Leone‘den kesin bir şeyler katmıştır.”

“Babamın ilk çektiği filmlerden birisi bir kovboy filmiydi. Ayrıca “Beş Çirkin Adam (1971)” isminde ve 1970’lerde bir yangında yok olan bir kovboy filmi daha vardı. . Bunun için tam Cüneyt Arkın‘ın evinin karşısında olan İstanbul 1. Levent’teki evimizin arkasına bir set yapmıştı, bütün kovboy kasabası oraya kurulmuştu.”

“Bu film yönetmen Akira Kurosawa‘nın Seven Samurai‘sinden ve o filmin Amerikan yeniden çevrimi The Magnificent Seven‘ından esinlenmişti. Netice olarak Hollywood Japonyadan, babamda Hollywood’dan. Kim kime dumduma…”

“Benim için Yeşilçam’ı en ilginç kılan gerçek, o zamanların finansal ve siyasi zorlukları içerisinde yönetmenlerin, kendi istedikleri mesajları Anadolu’dan gelen dağıtımcıların istekleri doğrultusunda çekilen populist filmlerin içine gizleyip halka yollayabilmeleridir.”

yikilmayan_adam_sinematik

Yıkılmayan Adam:

Yıkılmayan Adam‘ın set arkasından aklıma ilk gelen hatıra Sönmez Yıkılmaz‘ın senaryo icabı kesilen kolu idi. Cüneyt Arkın’la dövüştükten sonra bahsi kaybettiği için kolu kesiliyordu. Burda kesilen kolu babam yapmıştı. Hatta ben oyun oynar gibi bulaşık eldivenine çimento koyup bir el yapmaya çalışmıştım yardım olsun diye ama teknolojik(?) olarak her halde yetersizdi , kullanılmadı.”

“Babam Yıkılmayan Adam ve Yarınsız Adam filmlerindeki diyaloglardan ötürü 12 Eylül sonrası askeri yönetim zamanında DGM tarafından yargılanmıştı.Bu mahkeme seneler sürdü, bir ara beraat olayı vardı, detayları tam olarak hatırlayamıyorum ama babam rahmetli oldu diye dava düştü sanırım.”

“O zaman sansür denen bir olay vardı, öncelikle filmin senaryosu sansürden geçerdi (veya geçmezdi ve yeniden yazılırdı), filmi çekmek için izin alınırdı, film bittikten sonra tekrar sansürden geçmesi lazımdı. Yıkılmayan Adam’ın sansüre gönderilen kopyasını babam sonradan kafasına göre değiştirip kesilmiş bölümlerini ekleyip dağıtıma yollamıştı. 12 Eylül’den sonra film endüstrisinin sesi kesildi, sus pus oldu Yeşilçam. Tabii insanların ifadesini durdurunca düşüncelerinide durdurursun. Sinema yuzeysel bir olay oldu.”

“Bügünün Türk sinemasında bir tarafta, ABD’de çekilse doğrudan sinemayı atlayıp videoya çıkacak filmler çekiliyor ve Türkiyede hasılat rekoru kırıyor. Bir tarafta ise Nuri Bilge Ceylan diye bir şahıs, filmlerini burada seyrettim, anormal bir sey. Tam bir Görsel Orgazm o yönetmenin yaptığı filmler. Babamın tersine ama ekspresyonist değilde impresyonist mesajlar sözkonusu.”

“Halkın bu tip filmlerden ne kadar geri dönüş alabileceğini bilemem. Bu noktada babamın insanların mesajları daha açık bir ortamda alacağına inanmış olabileceğini düşünüyorum, filmleri (en azından 80 döneminden öncekileri) çok ekspresyonist dikkat edersen .”

kadir_inanir_kan_sinematik

 

KAN ve Saykodelia:

“Babamın 70’ler sonu ve 80’lerdeki filmlerinin pek çoğunun senaryosunu ya amcam Mehmet yada ikisi beraber yazmışlardır. Amcam da koyu solcu bir romantikti, galiba Kan (Deli Kadir) filminin senaryosunuda o yazdı.”

“Kan filminde Kadir İnanır‘ın önünde Necla Nazır ile beraber uzun bir diyaloga girdiği bir duvar tablosu bulunmaktadır. Öbur amcam Ramiz, meşhur bir ressamdır, babam küçükken ona resim çizmeyi öğretmiş, bu sahnede olduğu gibi içinde filme özgü tablolar bulunan bu çeşit resimler ya babam yada amcam tarafından çizilmiştir.”

“Babam ressam ve heykeltraş olduğu gibi aynı zamanda bir müzikseverdi. Muhtelemelen rock müziğe karşı olan ilgisini sanatla haşır neşir oluşuna bağlıyorum. Zaten bu gibi insanlar, müzik çeşidini bir hayran olarak değilde bir tema olarak görürler.”

“Resime ne uyuyorsa onu eklemek mantıklı gelir, örneğin biraz Pink Floyd biliyorsa, filmdeki görüntü ile hissetiğini müzikle birleştirmek kolay olmuştur. Yani olaya daha çok uyumluluk açısından bakmaktadır.”

“Sonuçta o filmlerdeki görüntüsel ve diyalogsal saykodelizme bakarsan, o çeşit müziklerin konması gayet normal. 80’ler pop parçalarından Rock’a, Klasik müzikten Arabesk’e pek çok eser kullanmıştır filmlerinde. Küçüklüğümden evdeki plak koleksiyonunu hatırlıyorum, şimdi garip gelmiyor o muzikler.”

sinematik_altar

 

ALTAR:

“O filmi çok iyi hatırlarım. Hatta babamın en favori mekanlarından olan kocaman bir mağara vardı (Büyük Çekmece taraflarında), orda epey sahne çekilmişti. O mağarayı eski Malkoçoğlu filimlerinde de kullanmıştı.”

“Film şirketinin tam Beyoğlu hamamının yanındaki bir binada 3 odalı bir yazıhanesi vardi. Normal bir salon kadar olan büyük odayı tek başına bir set haline getirmişti. Bütün kostümler, kılıçlar ve kalkanlar 2-3 ay calisarak kendisi tarafından dizayn edilmiş ve üretilmişti. Bu filmin büyük bütçeyle yapıldığını zannetmiyorum, birkaç prodüktor ortaklaşa paralarını koymuşlardı.”

“Filmin prodüksiyonuna başlamadan önce, promosyon olarak gazetecilerin dikkatini çekmesi için babam filmdeki artistlere kostümleri giydirmiş, adamlarına Beyoğlu İstiklal Caddesini boydan boya trafiğe kapattırmış (o zaman araç trafiği vardı) ve bütün ekibi caddenin bir başından sonuna yürütmüştü. O zamanki karmaşayı, caddenin birbirine girdiğini hatırlıyorum. Ama bütçe yetersizliği o filmi mahvetti.”

Yazan: Gökay GELGEÇ – Yojimbooo

Remzi Jöntürk resmi web sitesi :http://remzijonturk.com/?page_id=8

remzi jonturk 0003

YIKILMAYAN ADAM Fragman:

KAN Film Müziği:

ALTAR Türk Conan klibi:

Not: Remzi Jöntürk’ün oğlu ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşi kişisel ricasına saygı duyularak isminin deşifre edilmemesi şartıyla yayınlanmıştır. Söyleşi esnasında sadece ön ismi geçen şahısların soyadları da bu sebeple kullanılmamıştır.

ÖĞRETMEN KEMAL

One thought on “İnsanları Seveceksin : Oğul Jöntürk, Baba Remzi Jöntürk’ü anlatıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir