ZeN – Bakırköy Akıl Hastanesi’nde izleyici deneyimi

Yaş 19. İki yıl önce Tabutta Rövaşata’yı izlemişim. Sinemadan çıkar çıkmaz aldığım BaBa Zula kaseti,
bir yandan Roll röportajları, müziğe bakışımı şekillendiriyor. BaBa ZuLa’nın doğduğu ZeN’i merak
ediyorum.

Üniversiteyi kazanıyorum, İstanbul’a gidiyorum. Bir ay sonra Harbiye Askeri Müze’de İstanbul Müzik
Şenliği
düzenleniyor. Zen için oradayım. Sahne alıyorlar. Saykedelik müzik dinlemişliğim var ama canlı
performans izlemek dinlemek ne demek, o gün anlıyorum.

İstanbul’da ilk yılım tamamlanmak üzere. Öğreniyorum ki ZeN, Bakırköy Akıl Hastanesi’nde sahne
alacakmış. Belediye yol geçirmek istiyormuş hastane bahçesinden, ZeN de buna karşı duranlara
destek olmak istemiş. Yedi yaş küçük kardeşim Eren ile yola koyuluyoruz.

Hayatımda ilk kez Bakırköy’e gidiyorum, ilk kez akıl hastanelerinin simgesi Bakırköy’e giriyorum, ilk
kez nöroşirürji kelimesinin varlığından haberdar oluyorum. Yeşillikler içine serpilmiş binalar. Konser alanını buluyoruz. Kapıda, üzerinde Grup Zen yazan 250 bin liraya satılan biletlerden alıyoruz. Salon, sanki önceden spor salonu olarak kullanılmış. Eğimsiz zemin üzerine sıralanmış koltuklar, karşısında sahne, zeminden hayli sonra başlayan, yüksek tavana yakın nihayetlenen pencereler…

Sahnenin tam karşısına, üçüncü veya dördüncü sıraya oturuyoruz. Bizim dışımızda sivil kıyafetli bir avuç dinleyici gelmiş. Sahneye biraz daha yandan bakan koltuk bloğunda, o sıralar Murat Ertel ve Levent Akman’ın sahnede eşlik ettiği Mavi Sakal grubunun basçısı Andy Wand da oturuyor. Sahne önünde bir iki kız var, fotoğraf, görüntü çekiyor.

Konserden bir an. Fotoğraf, Okuyan Us Yayınları’ndan çıkan Bakırköy Akıl Hastanesi’nin Gizli Tarihi kitabından.

Önce dışarıdakiler sonra içeridekiler

Şimdi görsem çoğunu tanıyacağımı düşündüğüm, o sıralar benim için bilinmez hastane dışından seyircilerle konserin başlamasını beklerken hastane sakinleri, hemşireler eşliğinde toplu halde salona giriş yapıyor, koltuklara oturuyorlar. Bulunduğumuz blokta en ön sıra sağlık çalışanlarından, gerisi kardeşimle ben hariç hastane sakinlerinden müteşekkil.

Büyük sahne açık, herhangi perde bulunmuyor, enstrümanlar sahnede. Perde, arka tarafıyla sahneyi
ayıran ufak bir bölümde. Perdeyle gizli bölümde, belli belirsiz grup üyelerinin siluetleri beliriyor.

Bir süre sonra perde aralanıyor, doktor önlükleriyle grup elemanları bir bir çıkıyor. Grubun baslarında yer alan yarı Kızılderili William Macbeth ise ek olarak hemşire tacıyla boy gösteriyor. Gülüyorum. Yerlerine oturan Levent Akman ve Emre Önel’in kullanacağı enstrümanların arasında pazarda satılan plastik hakim tokmağı gibi ses çıkaran oyuncakların bulunduğunu fark edince, bir daha gülüyorum.

Zen, Bakırköy Akıl Hastanesi'nde albüm kapağı.

Ve konser başlar

Her sahneye çıktıklarında çaldıkları her şarkıyı ilk o anda üreten grup, yavaştan çalmaya başlıyor. Grup
öyle çalıyor ki sanki defalarca aynı şarkıları çalmışlar, sahnede geliştirmişler. İnanılır gibi değil. (Zaten
sonrasında inanamayanlar, BaBa Zula popülerleşince sahnede ZeN’den şarkı isteğinde bulunuyordu)
Sadece enstrümanlarına hakim olmalarıyla açıklanamaz. Belli ki grup üyeleri zamanlarının çoğunu
birlikte geçirmiş, müzikal jargon geliştirmiş.

Şarkılar ilerliyor. Her şarkıdan sonra dinleyiciler alkışlıyor. Dinleyiciler, dikkatle dinliyor. Bir ara fark ediyorum, kardeşim arkasına dönüp dik dik bakıyor. Meğer arkasında oturan hastane sakini, şarkıya ayaklarıyla tempo tutarak eşlik ederken dizlerini kardeşimin koltuğuna vuruyormuş.

Kah Merih Öztaylan kah Murat Ertel’in vokallerini üstlendiği şarkıların ardından bir şarkı başlıyor. Üzerine hiç insan sesi eklemiyorlar. Ezgisi insanı iyi hissettiriyor, bir yandan da hüzünlü, acısıyla tatlısıyla devam eden hayat gibi bir şarkı, konserin tepe noktası; yakışan adıyla Bakırköy Havası.

Bakırköy Havası’nın hemen ardından gerek sözleri gerek müziğiyle depresif bir şarkı çıkıyor ortaya. Şarkı çok güzel ama ortam uygun değil. Bunu fark ediyor Murat Ertel, genel olarak en bedbahtı bile iyiye götürme gücü olan güneşe sığınıyor:

“Perdeleri açın bakın, dışarda güneş var güneş.”

Defalarca söylüyor. Müziğe de uygun söylediğinden, müziğe konuşur gibi de eşlik ettiğinden başta fark edemiyor hemşireler. El kol işaretleri de devreye girince vaziyete uyanıyorlar, o büyük pencereleri kaplayan büyük kalın perdeler bir bir açılıyor, salonu güneş ışığı dolduruyor.

Konser bitiyor, herkes yerinden kalkıp kendi çetrefilli yolunda aydınlığa doğru yol alıyor. Eve dönerken diyorum ki keşke bu konseri yeniden izleme yeniden dinleme şansım olsa, keşke herkes dinleyebilse. Bir yıl sonra konser kaydı, Kod Müzik tarafından kaset ve CD formatında basılıyor; ZeN – Bakırköy Akıl Hastanesi’nde.

En sonunda plak formatında

ZeN’in, aynı zamanda son yasal albümü olan Bakırköy Akıl Hastanesi’nde, konser tarihinden 25 yıl sonra plak formatında basıldı.

ZeN’in önceki yasal albümleri, konser veya stüdyoda değişik zamanlardan grubun performanslarından bir seçki niteliği taşıyordu. Bu albüm, canlı izleme fırsatı bulamayanlara, ZeN konserinin baştan sona nasıl gerçekleştiğine dair de önemli bir kayıt. ZeN’in geniş kapsamlı hikayesi ise başka bir yazının, belki bir kitabın konusu.

Dağıtımını yurt içinde Ada Müzik‘in, yurt dışında Zel Zele Records‘un üstlendiği albüm, 180 gram 33 devir 2 plak, 16 sayfa kitapçık ve etiket içeren bu versiyonuyla, plak dükkanları ve çevrimiçi alışveriş platformlarından edinilebilinir.

Yazıyı buraya kadar okuduysanız zaten anlamışsınızdır, her ne formatta olursa olsun, albümü baştan sona zaman ayırarak dinlemenizi tavsiye ederim efen’im. İyi dinlemeler.

https://twitter.com/nadirfotograf/status/1364344285253038081
Albüm kapağında yer alan bir zamanların simge sağlık kuruluşu fotoğrafı ve modeli. Geçmişte yüzlerce basılan bu fotoğraf günümüzde bulunamadığı için dizilerde, sağlıkla ilgili açıklamalarda vs, genelde ZeN’in logolu albüm kapağı kullanılıyor.

One thought on “ZeN – Bakırköy Akıl Hastanesi’nde izleyici deneyimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir