Yeşilçam Klasikleri – Vesikalı Yarim (1968)

vesikali yarimFilmde kim kimdir:
Türkan Şoray: Sabiha
İzzet Günay: Manav Halil
Ayfer Feray: Sabiha’nın Saz’dan arkadaşı
Semih Sezerli: Halil’in mahalle arkadaşı Fethi
Aydemir Akbaş: Halil’in mahalle arkadaşı Cemil
Hakkı Kıvanç: Halil’in mahalle arkadaşı
Behçet Nacar: Şen Saz’ın müdavimlerinden, Şoför
Aynur Akarsu: Halil’in karısı
Hakkı Haktan: Garson Tahsin
Selahattin İçsel: Halil’in babası
Zeki Sezer: Sazın patronu
Yaşar Şener: Sazda çiçek satan adam

Ömer Lütfi Akad ustanın yönettiği, Safa Önal‘ın oya gibi işlediği senaryoya sahip 1968 yapımı siyah beyaz melodram Vesikalı Yarim. Film üzerine bugüne dek bir çok araştırma yapılmış , makaleler yazılmış, sanal ortamda da birbirinden güzel ifadelerle film hakkında irili ufaklı anekdotlardan bahis açılmış. Belki üzerine söylenecek her sözün edildiği bu filmde ben daha çok şarkılardan ve gözden kaçmış, kimi uzak kimi yakın alâkalı birbirinden kopuk şeyler üzerinden geçeceğim.

Metin Bükey orkestrasının müziklerini hazırladığı bu filmin jeneriğinde “türküler : Şükran Ay” ifadesi geçmektedir. Şükran Ay‘ın sesinden bir tanecik bile türkü formatında şarkı vardır oysa ki. Jenerikteki müzik “Kalbimi Kıra Kıra “ ile başlar filmimiz.

vesikali yarim 10 SERIT

Hikayemiz, evli ve çocuklu , kendi halinde orta halli bir manav olan Halil ile sazda konsomatrislik yapan Sabiha ‘nın imkansız olduğu kendilerince bile belli ama ömür boyu inanmak istedikleri bir yalan üzerine kuruludur. Yalan da olsa, sonu da olmasa yaşanması güzeldir o aşkın. “mutluluğumuz ömür boyu sürecek, burası olmaz ise başka semtlerde alırız soluğu” gibi dayanaksız yalanlarla telkin etmektedirler kahramanlarımız kendilerini. Fon müziği, şarkılar her bir sahneyi tasvir edecek, özetleyecek şekilde tam isabet seçilmiştir.

Daha ilk sahnede Halil, at arabasına manavda satacağı zerzevatı yüklemiş Berkant‘ın 1966 yılında seslendirdiği “Arabamın Atları” şarksının enstrümental halini duyarız. Sözlerini hemen hatırlayıverir insan zaten:

” arabamın atları deh deh aman da,
boyalı kanatları deh
deh aman da
yılmaz mahmudum gel,
aslan mahmudum gel”.

Bu neşeli girişin ardından Halil, arkadaşlarının serzenişlerine kayıtsız kalamaz. Bu genç adamlar her akşam Ali Rıfat’ın meyhanesinde demlenmekten bıkmışlardır. Saza gitseler ya, Beyoğlu’na… Giderler. Klöb 7‘nin az aşağısındaki Şen Saz‘a giderler. Sahnede Şükran Ay‘ın sesi ile “ Sanki billur bir pınar kahverengi gözlerin, ruhuma neşe sunar kahverengi gözlerin” i şakıyan solist vardır. Kahverengi gözlere atıf yapılacaktır az sonra, zira Halil,”bir sigara içebilir miyim” diyecek olan Sabiha’nın koyu kahverengi gözlerine odaklanacaktır.

vesikali yarim 09 SERIT

Meyhaneye birlikte geldiği arkadaşları yabancı bedenlerde rahatlamanın yolunu aramaya çıkacakları sırada “Sokağın ardındayım gecenin dördündeyim, eller tatlı uykuda ben yarin peşindeyim” çalmaktadır.

senin yüzünden… bitmiyor derdim” kısmında müzik susar . Öncü bir deprem gibidir şarkı aslında , seyirci olarak çıtlatıyor bize akibeti. Sabiha , elinde sigarası ile “ yakar mısın ?” der. İşte orada “haydar haydar” esmeye başlar ; ar namus şişesini taşa çalacaktır bu iki insan, kime ne ? İlerleyen dakikalarda seyirci olarak sazı, pavyonu, barı gezeriz. Şükran Ay‘ın sesinden değil bu sefer, solisti saklı bir şarkıdadır sıra:

“ pek ufacık boyun var,
türlü türlü huyun var,

aldatıyorsun beni,
seni gidi yaramaz seni”

Güzel anlar kapıdadır. Saf, içinden geldiğince , yürekten bir kaçamaktır Halil’in ki. Kahramanlarımız İstanbul gecelerinin hakkını verirler. Bu sefer bir klüptedirler. Şükran Ay‘ın sesiyle söylemektedir bir başkası :

“Sana olan aşkımı imkan yok bilemezsin
Seni sevdiğim kadar ah beni sen sevemezsin

Bir gönül hatırı için dertlere giremezsin”

Uşşak / Rast / Nihavend makamında bir filmdir dersek yalan olmaz hani…

“Aman saki canım saki
Doldur doldur da ver

Neşem de var bir terakki yaşa

Doldur doldur da ver”

vesikali yarim 11 SERIT
Sabiha, Halil’in evli ve çocuklu olduğunu öğrenir sonunda . Allak bullaktır. Yalan olsun, gerçek olmasın… tek temennisidir. İnansa mı inanmasa mı ? Şükran Ay‘ın “Senden bana ne kaldı, bir hatıradan başka , bir daha geri dönmem yalan kattığın aşka” diyen sesini duyarız fonda. Sabiha, kendini sokaklara vurmuştur. Vapurları, akan trafiği, korna seslerini duyarız yanı sıra. Uşşaktan nihavende geçiş, Sabiha’nın Halil’e rol kestiği , kendince onu soğutmaya çalıştığı sahnede gelir. Sıkılmıştır Sabiha güya, bıkmıştır, hevesini almıştır, geçip gitmiştir. Gitsin Halil, bir daha peşine takılmasın… bunları dili söyler, kalbi başka söyler:

“Kimseye etmem şikayet
Ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi

Baktıkça istikbalime”

Filmimizin son şarkısı da nihavenddir , Sabiha’nın kalbinin tercümanıdır

“Geçti ömrüm yine hala ben o bin dert ileyim
Söyle dermanını ey sevgili aşkın bileyim”

Az sonra Halil , Sabiha’yı bıçakla yaralayacaktır.

vesikali yarim 12 SERIT

Aklımda kalan iki güzel detay ; Sabiha adının çok gerçekçi bir ad olmasıdır. Yalandan isim seçilse Sabiha mı seçilir ki ? Bir ikincisi Halil’in evli olduğunu öğrenen Sabiha’nın evli olup olmadığını sormaya cesareti yoktur. Çünkü cevabının evet olduğunu duymaya cesareti yoktur. Benzer tepkiyi de Halil , soğukluğuna anlama veremediği Sabiha için hayatında biri mi var sorusunu soramamakta gösterir. Ya evet derse. Yıkılırlar ikisi de, soramazlar.

Bir iki ufak ayrıntı , Halil’in Sabiha’ya aldığı kadife muhafazalı kutuda , ışık vurdukça ışıldayacak olan yüzüğü Sabiha’ya verirken görmeyiz. Oysa ki Sabiha’nın Halil’e aldığı sigara tabakasına Halil sigaralarını zevkle yerleştirir.

1968 yapımı siyah beyaz melodram: Vesikalı Yarim SERIT

Filmde Halil’in mahalle arkadaşlarından Fethi’yi canlandıran Semih Sezerli aynı zamanda filmin prodüksiyon müdürüdür.
İleri yıllarda erotik türk sinemasının starları arasında göreceğimiz Aydemir Akbaş, Behçet Nacar ve Aynur Akarsu‘nun da birlikte muhtemelen ilk film deneyimleridir bu film. Türkan Şoray‘ın sarışın olduğu nadir filmlerden bir tanesi olan bu eser için yönetmeni Ömer Lütfi Akadfilmi seyredin, dokunuyorsa size, kalbinize dokunuyorsa, o kadarla yetinin. o güzel bir şey ama didiklediğiniz zaman bozarsınız. o şey kalmaz sizde, tadı kalmaz.” dediğinden ötürü daha fazla söze hacet yok diyor, ustayı saygıyla selamlıyorum.

Yazan: Dilek Gürses Güven

Vesikalı Yarim Üstüne yazılmış kitap:
ÇOK TUHAF ÇOK TANIDIK

Vesikalı Yarim Üzerine
Nilgün Abisel, Umut Tümay Arslan, Pembe Behçetoğulları, Ali Karadoğan, Semire Ruken Öztürk, Nejat Ulusay
Metis Yayınları / Sanatlar ve İnsan Dizisi

cok-tuhaf-cok-tanidik-vesikali-yarim-uzerine-onkapakLütfü Akad’ın 1968 tarihli kült filmi Vesikalı Yarim, seyircisini sıradışı bir deneyime sürükler. Herşey bir Yeşilçam melodramından bekleneceği gibidir, çok tanıdıktır. Ama aynı zamanda çok tuhaf birşeyler vardır bu filmde ? adı koyulamayan, açıklamaya direnen, onu diğer Yeşilçam filmlerinden ayıran bir tuhaflık…Bir grup çalışması olan Çok Tuhaf Çok Tanıdık işte bunun nedenini araştırıyor. Vesikalı Yarim’i unutulmaz bir sanat yapıtı haline getirenin tam da bu özelliği olduğunu, içinde yer aldığı sinema geleneğinin bildik, tanıdık motiflerini taşıdığı halde bunlara farklı anlatısal ve estetik çözümler getirdiğini söylüyor. Filmin anlatısal içeriği kadar, estetik özelliklerine de hakkını veren bir çözümleme tarzı var bu incelemenin. Bir yandan filmin Türk modernleşmesinin temel sorunlarıyla bağını sergilerken, diğer yandan filmin biçimsel yapısının, başta hiç düşünülmemiş içerikleri mümkün kılan, onların yolunu açan mantığını ortaya çıkarıyor.

Bir filmin, daha genelde bir kültürel ürünün nasıl “okunabileceğinin” başarılı bir örneği olarak sunuyoruz bu kitabı. Şu sorulabilir: Seyretmek ve keyfini çıkartmak varken neden deşifre etmeye çalışalım ki bir filmi? Kendisiyle yapılan söyleşide filmin yönetmeni Akad da böyle diyor. Cevaplardan biri, sanatı sanat yapan şeyi gerçekten öğrenebilmek içindir. Ama galiba başka bir cevap daha önemli: Yeniden büyülenebilmenin ilk şartı, önceki büyülerden kurtulabilmektir…

Vesikalı YarimÖmer Lütfi Akad ustanın yönettiği, Safa Önal'ın oya gibi işlediği senaryoya sahip 1968 yapımı siyah beyaz melodram: Vesikalı Yarim

3 thoughts on “Yeşilçam Klasikleri – Vesikalı Yarim (1968)

  1. Benimde izlediğim ve çok sevdiğim bir film Vesikalı Yarim. O kadar farklı ki diğer Türk filmlerinden melodram olarak. İçimin ezildiğini, derinden bir hüznün kapladığını hissetmiştim içimi. Türkan Şoray’ın bambaşka bir güzelliği vardır bu filmde. Çok duru, çok masum, çok güzeldir. Hikayenin içinde ki imkansız aşk ‘hadi ama onlar birbirlerini çok seviyor’ dedirten cinstendir. Göz pınarlarım her an ağlamak üzerine programlıdır, hazır ol da bekler göz yaşlarım akmak için. Bu film göz pınarlarımın amansız bir şekilde istediği akma isteğini bol bol karşılamıştır. İmkansız olan hep en güzel olandır.

  2. Şükran Ay’ın seslendirdiği; Geçti ömrüm yine hala adlı eserin tamamını nereden bulup dinleyebilir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir