Karateciler Istanbul’da (1974)

Karateciler İstanbul’da her gün rastgelmeyeceğiniz türden bir Yeşilçam filmi.  Türkiye’de dövüş sporlarına gösterilen her daim yoğun ilginin bir ara beyazperdeye de yansımış olması zaruriydi, bu yansıma için ise herhalde 70’lerden daha uygun bir zaman aralığı akla gelemez. Dövüş filmlerinin Bruce Lee ile eriştiği altın yılların Yeşilçam’ın gözünden kaçacağını düşünmek naiflik olurdu. Zira aksiyonun kendine has şehri Hong Kong bu dönem adeta bir film darphanesiydi ve hızlı üretimin sonuçları tüm dünyada ilgi toplamaktaydı. Bizimkilerin de pastadan küçük bir dilimle ilgilenmesi kulağa gayet doğal geliyor .Ucuz ve seri bir şekilde çekilen filmlerin gene çok hızlı bir şekilde post-prodüksiyona girip hemen vizyon yüzü gördüğü bu dinamiğe zaten Yeşilçam alışıktı, eğer Hong Konglu meslektaşları taklide gidilecekse bir dövüş filmi için tek eksik şey, seyirciye sunulacak dövüşmeyi bilen bir kahraman olabilirdi.

karateciler istanbulda 002

Peki Yeşilçam’ın o kahramana zaten yıllardır sahip değil miydi? Uçan tekmesi bol bir film planlanıyorsa proje doğal olarak Cüneyt Arkın’ın elinden geçmeliydi. Nitekim öyle de oldu. 1974 yılında başrolünü Cüneyt Arkın’ın üstlendiği, rollerin bir kısmında da bazı Hong Kong‘lu oyuncuların yer aldığı Karateciler İstanbul’da filmimiz seyirciyle buluştu.

Karateciler İstanbul’da filminde Arkın dövüş sanatlarında usta bir polis memuru olan Erol’u canlandırıyor. Kendisi Hong Kong’tan İstanbul’a gelen mafya lideri Wang (Wang Li) ile tekmesi tokadı bol bir savaşa girerken arada romantizmini de yaşamaktan geri durmuyor, güzeller güzeli Helen (Helen Pou) ile aşkını da yaşıyor. Bu macerada kendisine Hong Kong Polis Teşkilatı’ndan Wang Ti (Lou Wing) de eşlik ediyor (Kafalar karışmasın, bu Wang ile çete lideri Wang’ın birbiriyle bir alakası yok).

karateciler istanbulda 004

Filmin dönemin diğer hızlı, çerezlik aksiyon filmlerinden çok bir farkı yok. Çok hızlı akıp giden sahneler, bir dolu tutarsızlıklar, sırf olmuş gözükmek için gerçekleşen olaylar… Ama zaten bu filmden büyük bir dramatik yapı beklemek de olmazdı. Açıkçası bir saatlik film su gibi akıp geçti, seyrederken büyük keyif aldım. Tüm tarihi filmlerin değişmez mekanı Rumeli Hisarı ve Topkapı Sarayı’nı (sanırım final dövüşü burada gerçekleşiyor) bu sefer bir dövüş sahası olarak görmek ilginçti. Bunun dışında filmde bir miktar dönemi standartları için bile yüksek denebilecek erotizm bulunuyor ama seyrettiğim versiyonda bunlar kesilmişti. Şans eseri rastgeldiğim bir fragman olmasaydı haberim bile olmayacaktı.

karateciler istanbulda 003

Ancak filmimizin bir ilginç kısmı var ki o da künye konusunda araştırmaya gidildiğinde kendini gösteriyor. Pek çok kaynakta bu film Ninja Killer olarak İngilizce’ye çevriliyor ve Bolo Yeung’un da filmde oynadığından bahsediliyor (Asıl adı olan Yang Sze olarak kredilerde yer alıyor). Genç nesiller pek bilmez ama Bolo Yeung bir dönem Bruce Lee’den sonra adı dövüş filmlerinde en çok söz edilen isimlerinden biriydi. Kendisini Enter The Dragon ve Bloodsport filmlerinden hatırlayanlar olacaktır (Aktörü bir kere seyrettiyseniz hafızanızdan çıkarmanız kolay değil. Hem dövüş stilindeki kendine has tavır hem de bodybuilding’ten kung fu’ya geçmiş olmasının verdiği fiziki farklılık Bolo Yeung’u oldukça ilginç bir figür yapıyor). Karateciler İstanbul’da filminde Bolo Yeung’a denk gelmiyoruz ama gerçekten kendisinin bu filmle bir tür bağı var.

karateciler istanbulda 005
Yang Sze – Bolo Yeung

Durum aslında şu: Ninja Killer ve Karateciler istanbul’da aslında tamamen aynı filmler değiller. Cüneyt Arkın’ın başrolünü oynadığı Yeşilçam filmi Hong Kong’a ulaştığında elden geçiyor, öncelikle Türkiye’nin super star’ı Cüneyt Arkın, “Joey Louis” oluyor, üzerine bir miktar Hong Kong sokaklarında geçen dövüş sahneleri ekleniyor, ayrıca James Bond‘un Man with Golden Gun filminde oynamış Charley Chan kadroya ekleniyor,  hikayeye bir de Uzak Doğu’da geçen eklemeler yapılıyor ve Ninja Killer doğuyor. Bolo Yeung’un sahneleri de böylece ekleniyor. Meşhur dövüşçünün bu olay gerçekleştiği sırada durumdan haberi var mı onu bilemiyoruz. Bu montajlamayı kimin yaptığı da meçhul. Bazıları işin içine Hong Kong sinemasında ucuz filmin ilahı sayılan Godfrey Ho’nun olduğunu söylüyor ama bu iddianın ne derece aslı var, tartışılır. Karateciler İstanbul’da’nın yönetmeni de belli değil. Jenerikte geçen “Viktor Lam” isminin bir rumuz olduğu çok açık. Ninja Killer’da ise bu isim Laurence Chan oluyor. Yani olay tam bir gizem kutusu. Açıkçası filmin (ya da filmlerin) ekip üyelerinin bile bu konuda net bir cevabı olduğunu düşünmüyorum.

karateciler istanbulda 001

Ben bu filmi seyrederken büyük keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Karateciler İstanbul’da, eğer bir Yeşilçam akşamı yapacaksanız ve tercihiniz çok kafa yormayan bir Cüneyt Arkın filmi yönünde ise kesinlikle sizi memnun edecektir. Hem buram buram 70’lerden çıkma bir iş, hem de çok insanın seyretmemiş olduğu, içinde derme çatma da olsa bir Hong Kong dokusu bulunan bir macera. Bir göz atmakta fayda var.

Yigilante Kocagöz

KARATECİLER İSTANBULDA pantalon
karateciler istanbulda 008

3 thoughts on “Karateciler Istanbul’da (1974)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir